Duygular Dile Geldi ff53

Duygular Dile Geldi

By

Haşim Reşit Tunalı

SMASHWORDS EDITION

* * * * *

ISBN: - 978-131-185-7200 İstanbul, 2015

* * * * *

Bu Kitap, e-Kitap Projesi ® tarafından düzenlenmiş ve editorial çalışması yapılmıştır.

{This book designed and edited: by e-Kitap Projesi} http://www.ekitaprojesi.com

www.facebook.com/EKitapProjesi

Cevap ve yorumlarınız için: {For reply and your Comments} E-Posta (e-mail): [email protected] http://www.ekitaprojesi.com/books/duygular-dile-geldi

* * * *

Yazarı: Haşim Reşit TUNALI Editorial & İç Düzenleme: e-Kitap PROJESİ Kapak Tasarımı: © Ön Kapak Resmi (E-Kitap Projesi) Yayına Hazırlayanlar: Banu FİŞEK & Fulya SAATÇIOĞLU Yayıncı: http://www.ekitaprojesi.com, Murat UKRAY

Copyright©

İÇİNDEKİLER

Aşk Geliyorum Demez Öyle Durma Gül Biraz Şairin Mal Varlığı Sönmeyen Yangın Aşk Denen Kudret Sen Yanımda Oldukça Bir de Sen Olsan Geliversen Habersiz Aşkın Tuzağına Düşürdü Beni Babanız Yine Âşık İncitmeyin Bu Şehidi Çıkmaza Düşmüşsün Bugün Kumkapı’da Bir Akşam İstanbul’da Önceden Neler Varmış? Şiirler Yazarım Anılarda Dün Gibi Kim Demişse Demiş

Kimse Vermiyor Değer Hasret Sürecek Köylü Kız İlham Gelmiyor Bu Sevdayı Çekme Diyorlar Bir Çift Siyah Göz Tatlı Heyecan Düşünen mi Var Tutuldum Sana Bodrum Asrın Belası Saros Körfezi Demirci Ustası Ne Var Ne Yok Emmioğlu Katibim Nerde? İnsanı Sevmeyenin Sonu Ben Trakya Çocuğuyum Şairlikle Karın Doymaz Babalar Unutulmasın Hoş Geldin Gurbetçim Sevdamızı Yaşayalım Gençlik Bitince

Siyah Gözler (Elveda) Yoruldum Ay Doğmasın Bana Sevgilerden Bir Demet Küsmeyelim Bir Daha Karşımda Görünce Beni Sorarsanız Bekledim Aynı Durakta Bu Sevda Yıkacak Beni Sanat Güneşimiz Ne İşgal Edersin Boşa Dünyayı Gidenler Ne Götürdüler? Ya Sev Ya Terket Kır Çeşmesi İçimde Bir Başkası Var Atatürk’çü Düşünce Marşı Seneler Menzile Koşuyor Sanki Beni Son Görenler Tanıyamadı Bizim Diyar Diyarbakır Anlamadı Var mı Benim Gibi Seven?

Güldür Gel Canım Gurbeti Sorarsan Unutmuş Olamazsın Aşka İnanma Sarhoşluk Ağlamak Gülmeye Yakın O İlk Bakış O İlk Gülüş Vatana Hizmet Borcum Var Beyim Burası Sulukule Sevgililer Günü Bir Şeyler Söyle Köpeğin Mezar Taşına Bahar Geçmeden Gel Babam ve Savaşın Çocukları Nerden Çıktın Karşıma? Şaka Yapma Ne Olur Bir Akşam Üzeri İlk Günden Bugüne Bir Gün Bana Söyler misin? Kırasım Gelir Yaş Kırkı Geçince

Bekleyin Analar Ben Bu Güzeli Gurbetçi Arkadaş Örgü Saçlım Benim Şirin Kasabam Yazmak İstedim Gülen Gözler Helalleşelim Sen de Meraklı mısın? Sen Ağlattın Sen Güldür Bir Gün Yaşlanırsam Bugün Yine Düşündüm Sevin Sen de Doğduğuna Nasıl da Özlemişim İstanbul’umu Ben O Gecelerde Öğrendim Kimler Düşmedi Aşka Bilseydim Bugün Bayram Bir Yer Ayırdım Sana Erkek Adam Ağlar mı Belki de Anlaşırız

Bu Adam Sana Âşık 20. Asrın Deprem Felaketi Senin Nazın Ben Daha Ne İsterim Yıllar Sonra Görünce Sensin Beni Yaşatan Aklıma Düştün Vefasız Ziyaret Şimdiki Kızlar Değiştik Benim Derdim Seninle Vermeye Geldim Karşımdaki Ağrı Dağı Kaderimi Ben mi Yazdım? Seni Kimler Vurdu? Yaşadığım Gurbet Bir Mektup Aldım Sana Doyamam Duy Mehmetçiği Hesap Edersem Darılma

Biraz Güldür Allah’ım Yalan Dünyada Heyecan Duymalıyız Biraz Heyacan Gözler Yalan Söylemez Pınarbaşı Allah Vermiş Canım Sevgilim Şiir Tutkusu Azalan Sabır Bende İlk Duygu Bir Genç Kızın Düşleri Ardımda Kalan İtip de Geçme Hasret Biri Doğdu Biri Öldü Bekle Gör Sizin Sokakta Sevdim Seni İzmirli Sokak Çocuğu Geleceğim Bir Tanem Bir Taşı Sevseydim Onun Yerine

Şehit Gitti Oğlumuz Baharda Sabahlar Düğün İlk Günki Gibi Merhaba Üstadım Acelen Ne Ki Böyle Biri Vardı Seni Seven Biri Var Bir Dağ Köyündeyim İsviçre’de Çocukluk Günlerim Şiir Şöleni Nedir Ardında Kalan Gurbette Şairler Günü Kutladık Seni Bulmak Ne Güzel Arayış İstemezdim Oldu Bir Kere Neşemiz Hep Böyle Olsun Unutulmaz İlk Göz Ağrısı İyi ki Karşıma Yeniden Çıktın Şu Garip Kaldığım Gurbet Ellerde Yorgunluk

Gittin Artık Babacığım Vade Dolarken Çabuk Dön Geri Sanki Onun Adı Aşk Sevdadır Gel Hey Canımın Cananı Annem Misafirim Dünyada Mavi Boncuklum Sevmeyi Unuttum Düşmüş Bir Kere Sokak Dilberi Neşeli Bahçede Beni Seven Biri Var Allah Yaratmış Elveda Dostlarım Öyle Bir Hasret Sen de Hayırsız Çıktın Gün Batışında Sevgi Üstüne Bir Dünya Gözlerim Birini Arıyor Şimdi

Yaşamamız Tesadüf Sen Geleceksin Diye Yaşıyoruz İstanbul’u Dörtlükler Canım Hoş Geldin Kafam Esti Kimsesiz Çocuk Kahraman Bir Neslin Evlatlarıyız Vatan, Bayrak, Atatürk Türk’ün Nesli Eskidir Şair Dediler Dünyada Kadın 23 Nisan Günü Cumhuriyetin Yetmiş Beşinci Yılı Eşsiz Türkiye’m Askere Git Güle Güle Çanakkale’de Şehitler Anıtı Zırhlı Süvari Marşı Şehitler Çanakkale Geçilmez Şu Bizim Politika

Yolculuk Nereye? Yaşasın Cumhuriyet Dinimiz İslamdır Bizim Vatan ve Mehmetçik Çıkarcı Amerika 10 Kasım 1938 Yalancı Yakup Allah Sizden Razı Olsun Atatürk’çü Düşünce Dernekleri Gurbette Çocuk Bayramı Dalmış Gideriz Sanma Senin İzindeyiz Seyit Onbaşı Doğrucu Babam Tunalı Mahmut Sigara Tiryakisi İndiririz Baba Rumeli Akıncıları Bayrak ve Gençlik Şehit Dedelerim Var

ÖNSÖZ

Merhaba sayın okurlar. Bu ikinci “DUYGULAR DİLE GELDİ” adlı şiir kitabımla sizlerle tekrar buluşmamın heyecanını yaşıyorum. Uzun zamandır yazmış olduğum şiirlerimin bir bölümünü ilk kitabım olan “Yaşadığım Gurbet” adlı şiir kitabımda sizlere sunmuştum. Yazmış olduğum diğer şiirlerimi de bu kitabımda toplayarak siz şiir severlere sunmak istedim. Saygılarımla.

Bu kitabımı eşim Şahsine’ye ve çocuklarıma ithaf ediyorum.

AŞK GELİYORUM DEMEZ

Aşk geliyorum demez Aniden geliverir Âşık olmam diyen de Birden tutuluverir

Kaptırdın bak kalbini Kurtar şimdi kendini Biz çok gördük tutulmuş Aşık olmam diyeni

Aşk kimini güldürür Kimini süründürür Karşılık görmeyeni İçin için öldürür

Gördüm bir başkalık var

Neler geldi başına Sende vurgun hali var Hiç saklama boşuna

ÖYLE DURMA GÜL BİRAZ

Gül be dostum hiç neşeni kaybetme Asık yüzün bu ne hüzün gül biraz Her bir şeyi hep kendine dert etme Susma öyle şarkı söyle gül biraz

Bu gençliğin uçar gider elinden Bir gün gelir kalkamazsın yerinden Bir düşersen kimse tutmaz elinden Haydi durma sen de oyna gül biraz

Hep başından acı aşklar mı geçti? Bu hallere seni sevda mı itti? Yoksa seni sevdiğin mi terk etti? Nasıl olsa unutursun gül biraz.

ŞAİRİN MAL VARLIĞI

Bir gün dünyaya geldi Sevindi yüzü güldü Gelişti büyüdü Hassas ve duyguluydu Şiir yazdı yazdı Şairsin dediler şair oldu Bu yolda çalıştı çalıştı amma Bir şey kazanamadı Ekmeğini de başka işlerden kazandı Şair yaşadı şair öldü Geriye mal mülk bırakamadı Yalnızca şiirleri, şiirleri kaldı

SÖNMEYEN YANGIN

Seneler sonrası biz karşılaştık Bakışın bir şeyler anlatıyordu Göz göze gelince öyle kalmıştık Ellerin ayağın bak titriyordu

Anladım sönmemiş bizde bu yangın Boş yere kalmıştık bu kadar dargın Düşüne düşüne olmuştum dalgın Gözümden hayalin hiç gitmiyordu

Dünya benim oldu döndün geriye Sen de mi hasrettin yoksa sevgiye Yine o günleri yaşarız diye İçimde umutlar hiç bitmiyordu

AŞK DENEN KUDRET

Şu insanoğluna aşk indirildi Uykular bölündü dağlar delindi Çöllerde aç susuz yollar gidildi Neleri yaptırdı aşk denen kudret

İlk aşık Adem’di sevdi Havva’yı Aldandı Havva’ya yedi elmayı Adem de başına aldı belayı Cennetten kovdurdu aşk denen kudret

Kimisi mutluydu daldı hülyaya Kimini küstürdü yalan dünyaya Kimini düşürdü kara sevdaya Acılar tattırdı aşk denen kudret

Mecnun Leyla’sının peşine düştü

Kerem Aslı diye çölleri gezdi Ferhat Şirin için dağları deldi Seveni taptırdı aşk denen kudret

Aşk için sevenler yurdu terk etti Uğruna krallar savaşlar etti Tahtını tacını şanı kaybetti Roma’yı yaktırdı aşk denen kudret

SEN YANIMDA OLDUKÇA

Gurbet ele el demem Sen yanımda oldukça Yanık türkü söylemem Sen yanımda oldukça

Kışlar bana yaz gelir Dertler bile vız gelir Bu bir ömür az gelir Sen yanımda oldukça

Çok çektim ben hasreti Bilirim yar kıymeti Unuturum gurbeti Sen yanımda oldukça

Hep kırlarda koşarız

Tepelerden aşarız Yeni aşklar yaşarız Sen yanımda oldukça

BİR DE SEN OLSAN

Kırlarda dolaştım yalnız başıma Düşündüm yanımda bir de sen olsan Bir dalın ardından çıksan karşıma Kuşlar var güneş var bir de sen olsan

İsteksiz güç bela geldim evime Hayalin çıkıyor her an önüme Resmini öptüm de aldım elime Resminin yerinde bir de sen olsan

Akşam balkonumda kurdum soframı Mezesiz içerim susuz rakımı Sokakta kemancı çalar şarkımı Karşımda oturan bir de sen olsan

Bir haykırsam deli derler adama

Gecenin yarısı girdim odama Seyrettim oturdum boş yatağıma Yanımda uzanan bir de sen olsan

GELİVERSEN HABERSİZ

Bir gün çıkıp geliversen habersiz Sevincimden ben göklere uçardım Pencereden geldiğini görseydim Sen çalmadan ben kapıyı açardım

Gelir gelmez sarılırdım boynuna En sevdiğin çiçekleri saçardım Başlardık biz çocuk gibi oyuna Ben kovalar sen gülerek kaçardın

Masamıza otururduk seninle Ne istersen getirirdim önüne Alırdım ben udumu da elime En sevdiğin besteleri çalardım

Meşk ettikçe gönlüm dolardı neşe

Bu neşeyle ben kendimden geçerdim Kadehleri doldururdum peş peşe Gelişinin şerefine içerdim

AŞKIN TUZAĞINA DÜŞÜRDÜ BENİ

Dün yolda rastladım bir melek yüze O bakış, o gülüş bitirdi beni Bir şey söylemeden kaldık göz göze Başka bir âleme götürdü beni

Ben aşk defterini kapatacaktım Kim çıksa karşıma bakmayacaktım Bundan sonra aşık olmayacaktım Aşkın tuzağına düşürdü beni

Gözleri çözülmez gizli sır gibi Onsuz geçen günüm bir asır gibi Zincire vurulmuş bir esir gibi Giderken ardına düşürdü beni

BABANIZ YİNE ÂŞIK

Sizi bir bir doğuran Ballar ile yoğuran Vefakâr annenize Babanız yine âşık

Doyamam gül yüzüne Katlanırım nazına Helvacının kızına Babanız yine âşık

Mutluyum aşktan yana Gülmeyin sakın bana Evinin kadınına Babanız yine âşık

İNCİTMEYİN BU ŞEHİDİ

Anası sevdi büyüttü Gurur ile asker etti Vatanına şehit gitti İncitmeyin bu şehidi

Böyleymiş alın yazısı Yürekler yakar sızısı Cebindedir son arzusu İncitmeyin bu şehidi

O da bir anadan doğdu Vatanına asker oldu Ecel onu orada buldu İncitmeyin bu şehidi

Anası ağlar başında

İsmi okunur taşında Gitti gencecik yaşında İncitmeyin bu şehidi

Kabrinde açmış çiçekler Uçuşuyor kelebekler Her geçenden dua bekler İncitmeyin bu şehidi

ÇIKMAZA DÜŞMÜŞSÜN BUGÜN

Bak dostum çıkmaza düşmüşsün bugün Vardır bir çıkar yol iyice düşün Canına kıymaya kalkarsan bir gün Bak katil olursun iyice düşün

Günahkar olmak var işin sonunda Zorluklar doludur yaşam yolunda Korkaklık olamaz senin soyunda Yenilme, karşı koy iyice düşün

Düşün senden kötü yaşayanları Çıkar şu beyninde dolaşanları Gör yaşamak için savaşanları Sakın teslim olma iyice düşün

Nedir acep seni bu kadar üzen

Her zaman olmuyor istenen düzen Bak her şeye rağmen yaşamak güzel Acele etmeden iyice düşün

KUMKAPI’DA BİR AKŞAM

Bu akşam Kumkapı meyhaneleri Hepsi de neşeli coşuyor herkes Kaldırmışlar yine bak kadehleri Şerefe diyerek içiyor herkes

Ben de geldim şimdi bu meyhaneye Sizlerle dertleşip hem eğlenmeye İçip de döneyim bir divaneye Burada kendinden geçiyor herkes

Ne güzel buranın sohbeti sazı Unutturdu bana o vefasızı Burada içenler dertlenir bazı Herkesin derdini biliyor herkes

Buraya gelenler efkarlı gamlı

Kimisi gizli bir kara sevdalı Kimisi de sevmiş kalbi yaralı Mutlaka bir sevda çekiyor herkes

İSTANBUL’DA ÖNCEDEN NELER VARMIŞ

İstanbul’da önceden dinleyin neler varmış Süslemeli, cumbalı tahtadan evler varmış Çok görkemli bir saray, sarayında padişah Padişahın yanında boş dalkavuklar varmış

Sarayın hareminde en güzel kırk cariye Cariyeler başında harem ağası varmış Sokaklarda yoğurtçu, boza satan bozacı Padişahın emrini sunan tellallar varmış Kıyıları yemyeşil temiz mavi denizi Denizinde bol balık, balıkta lezzet varmış

Pera denen Beyoğlu eskiden çok kibarmış Burada yaşayan asil hanımlar beyler varmış Feraceli dilberler, fesli bıyıklı beyler Hepsinin buluştuğu sayfiye yerler varmış Boğazında yalılar içinde lüks halılar Yalılarda uşaklar, tombul dadılar varmış

Kulelerden yangını gözetleyen gözcüler Yangınları söndüren tulumbacılar varmış Her Ramazan ayında Direklerarasında Eğlencesi, oyunu, tiyatroları varmış

Papyon yakalı, fesli asil, kibar katibi Katibe mendil atan sevdalı kızlar varmış Heybeli’de her gece güzel mehtaba çıkan Sandallarla dolaşan nice âşıklar varmış

Her semtin namusunu koruyan külhan beyler Türlü olay çıkaran kabadayılar varmış Altın Boynuz denilen temiz mavi Haliç’i Haliç’te sandallarla balık tutanlar varmış

O eski İstanbu’da işte hep bunlar varmış Kaybolmuş birer birer hepsi geçmişte kalmış

ŞİİRLER YAZARIM

Sevda çekenleri avutmak için Bütün dertlerimi unutmak için Sevgiyi en güzel anlatmak için Şiirler yazarım aşklar üstüne

Kendimi hasretin içinde buldum Kavuşma gününü bekledim durdum Hasreti yaşayan çeken ben oldum Şiirler yazarım hasret üstüne

Genç yaşta gurbetin içine düştüm Bazen ayık isem bazen sarhoştum Bu yaban ellerde durmadan koştum Şiirler yazarım gurbet üstüne

ANILARDA DÜN GİBİ

Gezdiğimiz o yerler Aklımda birer birer Silindi sanma izler Anılarda dün gibi

Özlem beni yoruyor Tek resimler soluyor Her şey aynı duruyor Anılarda dün gibi

Gölde buluştuğumuz Kırlarda koştuğumuz Neler konuştuğumuz Anılarda dün gibi

Sen yoksan da sevgin var

Beni hep sana bağlar Unutturamaz yıllar Anılarda dün gibi

KİM DEMİŞSE DEMİŞ

Kim demişse demiş yalan söylemiş Benim senden artık vazgeçtiğimi Demek ki o beni bir gün görmemiş Kahrımdan her gece hep içtiğimi

Ne diye inandın o sahte söze Herkes düşman sanki baksana bize Bir gün gelebilsek seninle yüz yüze Gör benim sen yokken ne çektiğimi

Elbet bir gün beni anlayacaksın Benim de hayatım bitmiş olacak Yanıldım diyerek ağlayacaksın O zaman iş işten geçmiş olacak

KİMSE VERMİYOR DEĞER

Seni geç olsa da iyi ki tanımışım Hayırlı dost yok derdim nasıl da yanılmışım Bu hayat çekilmezdi sen olmasaydın eğer Bana hiç senden başka kimse vermiyor değer

Sen çıkalı karşıma tüm hayatım değişti Benim için dünyaya sanki yeni gelişti Bu dost görünenlerden neler çektim ah neler Bana hiç senden başka kimse vermiyor değer

HASRET SÜRECEK

Bu sana son sesleniş Çabuk gel bekletmeden Gözlerim göremeden Hasret gidecek hasret

Beni umursamazsan Ellerimi tutmazsan Şu gönlümü almazsan Hasret gidecek hasret

Nefesim daralıyor Ellerim de donuyor Artık belli oluyor Hasret sürecek hasret

Kulak ver bu sesime

Yetiş son nefesime Yaslanırsam göğsüne Hasret bitecek hasret

KÖYLÜ KIZ

Bir güzel köylü kız adı dillerde Söyleniyor aşkı her gün her yerde Susuyor söylemez düşmüş bir derde Pek üzgün bakıyor köylü güzeli

Ağlamış ağlamış gözleri şişmiş Sordum ki meğerse sevdiği küsmüş O güzel alnına kakülü düşmüş Pek nazlı bakıyor köylü güzeli

Daha genceciktir aşkı bilemez Bu ilk heyecandır zordur yenemez Utanır kimseye sevdim diyemez İşveli bakıyor köylü güzeli

İLHAM GELMİYOR

Bugünüm şiirsiz geçti boş yere İçimden bir türlü ilham gelmiyor Acırım şiirsiz geçen günlere Ne kadar zorlasam ilham gelmiyor

Bazı gün geliyor ard arda ilham Hepsini yazacak olmuyor zaman Bugünse yazacak varken çok zaman Ne kadar düşünsem ilham gelmiyor

Şiiri yazarım hep düşünerek Yazılan her şeye şiir denmiyor Allah’ın verdiği bu bir yetenek Bugünüm boş geçti ilham gelmiyor

BU SEVDAYI ÇEKME DİYORLAR

Duydum ki burayı çoktan terk etmiş Boş yere bu yoldan geçme diyorlar Ondan içtiğimi herkes fark etmiş Yazıktır kahrolup içme diyorlar

Seninim diyordu nasıl terk etmiş Yüzüme gülerken yalan söylemiş O benle her şeyi çoktan bitirmiş Bu biten sevdayı çekme diyorlar

Bir şeyin tadı yok onsuz yaşarken Ömrüm sona ersin olsa da erken Bu güzel dünyada yaşamak varken Genç yaşta ölümü seçme diyorlar

BİR ÇİFT SİYAH GÖZ

Bir çift siyah göz gördüm sanki hiç göz değmemiş Baktıkça derinleşti belli keşfedilmemiş

Girdim siyah gözlere cennet bahçesi sandım Gezdim her zerresinde büyük bir huzur aldım

Deniz derinliğinde bir kayboldum bir çıktım Dağlar uçurumundan bir düştüm ben bir uçtum

Ben bu siyah gözlerden çıkmak istemiyorum Yaşadığım dünyamı yıkmak istemiyorum

TATLI HEYECAN

Ne tatlı gülüşün var Pek nazlı duruşun var Hele bir bakışın var Yakar içimi yakar

Seni gördüğüm zaman Yanıma geldiğim an Tatlı hoş bir heyecan Sarar içimi sarar

Gitme ben de gelirim Ayrılırsan özlerim Görmeyince gözlerim Arar hep seni arar

DÜŞÜNEN Mİ VAR

Bu dünyada tutan tutmuş yükünü Öteki dünyayı düşünen mi var Herkes her yerlere atmış çöpünü Kirlenen dünyayı düşünen mi var

Meclise girenler koltuğu kapmış Topluca maaşı cebine atmış Vatandaş enflasyon altında kalmış Seçmenin halini düşünen mi var

Yeşili, ormanı yok ediyoruz Dereyi, denizi kirletiyoruz Balığın neslini tüketiyoruz Gelecek nesili düşünen mi var

TUTULDUM SANA BODRUM

Bodrum’a gittim bu yaz Şöyle dolaştım biraz Görünce büyülendim Gönlüme doldu bir haz

Burda heyecan buldum Sanki yeniden doğdum Kınamayın ey dostlar Bodrum’a âşık oldum

Çık tekneyle turlara Açıl mavi sulara Her biri başka güzel Uğra bütün koylara

Açıkta demir attım

Şöyle çevreme baktım Bir sevda seli gibi Bodrum kalbime aktın

Dolaştık ada ada Yaklaştı kara ada Kıyıya demir attık Dinlendik akvaryumda

Serin sulara daldık Büyük bir huzur aldık Kendimizden geçmiştik Bilmem ne kadar kaldık

Ayrı bir güzel Gümbet Kaynaşmış birçok millet Eğlence istiyorsan Gece sahili seyret

Kumsalı, manzarası Hoş esiyor havası Coşturuyor herkesi Diskosu, tavernası

Evleri beyaz beyaz Duruşlarında var naz Her mevsimde sımsıcak Bitmiyor burada yaz

Sen de hayran kalırsın Cennetteyim sanırsın Bodrum’a tutulursan Artık zor ayrılırsın

ASRIN BELASI

Bir illet beladır sarmış gençliği Tuzağa düşeni içten yıkıyor Esrarı, morfini her tür pisliği Kullanan batağa bir bir batıyor

Kimileri düşmüş para hırsına Gençleri iterler baş belasına Kimisi karışmış mafyasına Ölmeden bu yoldan ayrılamıyor

Alışmış zehire umuyor medet Yemiyor içmiyor olmuş iskelet

Analar babalar döner deliye Bu yoldan zor olur dönmek geriye Belki bu illetten kurtulur diye

Çırpınıp durmadan çare arıyor

Bir genç yetişiyor on sekiz yılda Engeller doludur ona bu yolda Neden acımazlar insanoğluna Gelecek nesiller baltalanıyor

Büyük şehirlerin diskolarında Alan da satan da hepsi orada İlgili makamlar bunun farkında Nedense bir türlü önlenemiyor

Yirminci yüzyılın büyük korkusu Gençlerin esrara olan tutkusu Ananın babanın kaçar uykusu Evladım bu yola düşmesin diyor

Kimisi pişmanım kurtarın derken Kimisi çaresiz ölüm beklerken

İbret alınacak örnekler varken Gençler gerçekleri neden görmüyor

Nasihat verirse babayı suçlar Yolunu gözlese anayı suçlar Görmez ki her zaman kendinde suç var Aklı havalarda söz dinlemiyor

Gençler büyükleri biraz dinleyin Nasihat verirse hemen küsmeyin Yolunuz yanlışsa geriye dönün Sonradan pişmanlık fayda etmiyor

SAROS KÖRFEZİ

Şu Saros Körfezi ne de güzelmiş Yeşile, maviye her yer bezenmiş Tanrım yaratırken ne çok bezenmiş Bir cennet köşesi Saros Körfezi

Karşıda uzuyor o yarım ada Işıklar görünür Gelibolu’da Mehtaba çıkarız körfez koyunda Mest ediyor bizi Saros Körfezi

Keşan’ın köyleri körfeze bakar Pınardan buz gibi suları akar Yaz gelince herkes sahile çıkar Mest ediyor bizi Saros Körfezi

Saros’dan uzanır Ege’ye deniz

Kumu altın gibi, suyu tertemiz Eşsiz ve güzeldir memleketimiz Şehitler diyarı Saros Körfezi

Saros’da yaşarız biz senelerdir Erikli sahili hep yerimizdir Denizi tuzludur, suyu serindir Mest ediyor bizi Saros Körfezi

DEMİRCİ USTASI

Sen her sabah kalkarsın erken İlk işin ocağına kömür atıp yakmaktır Usul usul basarsın körükle havayı Sıçrar yüzüne kıvılcımlar aldırmazsın O küçük kasabada günlük nafakanı düşünürsün Kimi balta kimi çapa tamiri yaparsın Saban demiri de yaparsın atölyende Küçük barakanda her gün terlersin Küçük çırağınla örste demir döversin Eğer o gün çıkardıysan ekmek paranı Akşam mutlu dönersin evine Karın da karşılarsa kapıda seni Tutarsa nasırlı yanık ellerini mutlu olursun Oturursun tahta sedire oh diyerek Yakarsın bir sigara keyiflenirsin Sen fazlasını istemezsin demirci Düşünü bile kurmazsın yatların, katların Sıcak yatağına girince unutursun yorgunluğunu

Kömür dumanından her yerin is kokarmış olsun Karın da alışmış bu kokuya aldırmaz Küçücük iki göz evinde sen demirci ustası Çocuklarınla yaşamaya çalışırsın Demirci sen buna da razısın Demirci sen kanaatkar insansın

NE VAR NE YOK EMMİOĞLU

Köyümüzden ayrı kaldım ben biraz Oralarda ne var ne yok emmioğlu Her duyduğun havadisi bana yaz Merakımı gidereyim emmioğlu

Her kış akan evinizin damları Son yağmurda yine öyle aktı mı? Kışın taşan deremizin suları Kör Derenin köprüsünü yıktı mı?

Namalların Hüseyin’di haşarı Kız kaçırıp dövmüştü Kel Yaşar’ı Hapisteydi çıktı mı o dışarı Çalışmazdı tarlaları sattı mı?

Hafız Osman imam ile birlikte

Basılmışlar iki kızla çiftlikte Karıları bu durumu görüp te Şikayete kumandana gitti mi?

Bir Kemikçi Basri vardı geçmişte Koca geçit bayırının üstünde Keçisiyle, köpeğiyle birlikte Yaşıyordu, ahırları kalktı mı?

Çingene mahallesi şendi bir zaman Her akşam klarnet, darbuka, keman Dinlerdik karşıdan fasıl ve roman Karşıdaki şen mahalle kalktı mı?

Buradakiler hepsi selam ederler Sende çoktur şimdi yeni haberler Çoluk çocuk hepsi merak ederler Bekletmeden bir cevap yaz emmioğlu

KATİBİM NERDE?

Bir katibim vardı adı dillerde Şimdi anıyoruz onu her yerde Genç kızlar aşkından düşerdi derde O dillere destan efendi nerde?

Setresi uzun katibim kimdi? Üsküdar katibi arıyor şimdi

Gömleği beyazdı her gün kolalı Elinde bastonu hep fiyakalı Kırmızı fesliydi papyon yakalı Yürekten yakardı bir kez bakanı

O kaytan bıyıklı katibim kimdi? İstanbul katibi arıyor şimdi

İNSANI SEVMEYENİN SONU

Geçimsiz bir insandı ömrü boyunca İyi bir komşuluğu yoktu kimseyle Çocukları oynatmazdı evinin yakınında Herkesi azarlardı durmadan

Ne bir arayanı vardı Ne de o bir kimseyi arardı Yalnız yaşamayı isterdi İnsanın insana ihtiyacı olduğunu anlamazdı

Bir gün aniden öldüğünü duydular Cenazesini yıkayacak kadını başka mahalleden Tabutunu taşıyacak dört adamı Gidip kahvehaneden buldular

Sevgisizce anılıyor bazen

Bencil davranışları yüzünden

BEN TRAKYA ÇOCUĞUYUM

Benim yöremde insanlar hep hoşgörülüdür Sevmezler kavga edeni, kavga etmesini Uysaldır, demokrat kültüre sahiptir bizim erkeğimiz Kadınını, kızını ezmez, baskı yapmaz

Ben Trakya çocuğuyum Benim köylerimi ağalar beyler yönetmez Düğünlerimiz şendir bizim Kadın erkek el ele birlikte oynarız Silah çekmem, kavga etmem Savaştan korkmam kavgadan korktuğum kadar

Ben Trakya çocuğuyum Tarlalarımızda sarı sarı ayçiçekleri açar Altın başaklı ekinlerimiz boy verir yaz gelince Toprağımız bolluk bereket fışkırır Koşarım coşarım neşe içinde

Ben Trakya çocuğuyum Kan davası bilmem, kin gütmem ben Kimse kimseyi öldürmez hiç uğruna Uygarca anlaşır çözeriz sorunları İnsana değer verilir insan gibi Dilerim yurdumuzun her yöresindeki insanlar Böyle olsun kavgasız yaşasınlar Ben Trakya çocuğu olmaktan mutluyum Ben Trakya çocuğuyum gururluyum

ŞAİRLİKLE KARIN DOYMAZ

Şairlik bir meslek derlerse kanma Hele bir çalışma görürsün şair Şiirle karnını doyacak sanma Yoksa sen açlıktan ölürsün şair

Yazdığın şiirdir fazla okunmaz Okuyan olsa da değeri bulmaz Sağlığında fazla kimse tanımaz Öldüğünde meşhur olursun şair

BABALAR UNUTULMASIN

Hep anam anam deriz babamızı anmayız Oysa anamız kadar babaya da muhtacız

Nedense bahsetmeyiz pek fazla babamızdan Anam doğuramazdı beni babam olmadan

Anamın yeri başka babamın yeri başka İkisi de olunca bir şey istemem başka

Çocuklar babasıyla güven alır, güç alır Babasız kalan çocuk ortada yetim kalır

Babanın kıymetini kaybolunca anlarsın Babalar da anılsın asla unutulmasın

HOŞ GELDİN GURBETÇİM

Gurbetçim vatanına sevinerek gelirsin Yılların hasretini birazcık giderirsin Her köşesi yurdumun sana bir cennet gelir Yurdundan ayrılmayan bu hasreti ne bilir

Horoz sesine özlem, ezan sesine hasret Bunları duymayınca gel de gurbette sabret

Köyünün ortasında Gülçavuş’un kahvesi Bak dalmışlar sohbete muhtar ile meclisi Bekçi ile korucu tavlaya tutuşmuşlar Öyle bir dalmışlar ki her derdi unutmuşlar

Yine köyde düğün var çalıyor davul zurna Sen de oyna gurbetçim yabancı gibi durma

Yurdumun üç tarafı denizlerle çevrilmiş Böyle bir güzel yeri Allah bize bahşetmiş Gir mavi denizine çık yeşil ovasına

Rengarenk çiçek açmış doyulmaz havasına

Pek üzgünsün gurbetçim geriye gidiş mi var Yurduna doyamadan gurbete dönüş mü var

SEVDAMIZI YAŞAYALIM

Azalan ömrümüz kışa dönmeden Biz bu sevdamızı gel yaşayalım Arzular, özlemler bir bir sönmeden Gel bu sevdamızı biz yaşayalım

Daha da beklersek zaman geç olur Ne sende güzellik ne duygu kalır Bende bu heyecan bir gün kaybolur Gel bu sevdamızı biz yaşayalım

Ellerin sözüne inandık durduk Boşa beklemekten artık yorulduk Haksız cezamızı çoktan doldurduk Gel bu sevdamızı biz yaşayalım

GENÇLİK BİTİNCE

Gençliğinde Arab atı gibiydin Koşar koşar hiç yoruldum demezdin Önceleri ateşlinin biriydin Karda yatar üşüyorum demezdin

Gençlik gitmiş yaşın kemale varmış O çılgınlık çağın nerede kalmış Her yerini romatizmalar sarmış Önceleri ağrı nedir bilmezdin

Yürüyorken dayanırsın bastona Gezmelere gidemezsin dostuna Nefesin dar tutulmuşsun astıma Önceleri hiçbir ilaç içmezdin

SİYAH GÖZLER

Gözleri siyah mısın? Gördüğüm rüya mısın? Bana acı çektiren Bir tatlı bela mısın?

Siyah siyah göz sende Sana vurgun kalp bende Ben peşinden gelirim Bana gelme desen de

Gözlerin siyah bakar Bakınca kalbim yakar Arada bana gülsen Sanki bundan ne çıkar

(ELVEDA) YORULDUM

Elveda biten bahar Elveda sevgili yar Özlemler hatıralar Ben bu aşktan yoruldum

Acılar durmaz gelir Küle dönüştü kömür Azaldı bitti ömür Ben bu aşktan yoruldum

Silindi adım sanım Dondu yürekte kanım Elveda gül sultanım Ben bu aşktan yoruldum

AY DOĞMASIN

Ay doğmasın fark etmez Sen bir ay ışığısın Bize yorgan istemez Saçların yorgan olsun

Sen güzel bir mehtapsın Gözlerin yıldız olsun Yüzünde ay ışığı Sakın sabah olmasın

Gecenin karanlığı Doğanın ıssızlığı Kalbimiz fısıldasın Bizi duyan olmasın

BANA SEVGİLERDEN BİR DEMET

Bana sevgilerden bir demet ver ki Seni ömrüm boyu kokup seveyim Kalbinle kalbime öyle bir gir ki Senden başka bir şey düşünmeyeyim

Bu aşka doyayım ben kana kana Hiç tasam olmasın sevgiden yana Öyle bir gönülden söz ver ki bana Sana ömrüm boyu hep güveneyim

Bana sevgilerden bir umut ver ki Ayrı düşsek bile hep bekleyeyim Aşkınla kalbime öyle gir ki Senden başka bir şey özlemeyeyim

KÜSMEYELİM BİR DAHA

Gel söz verelim canım Küsmeyelim bir daha Aşk sarhoşu olalım İçmeyelim bir daha

Ellerimiz bağlansın Ayrılmasın bir daha Görenler hep kıskansın Çatlasınlar bir daha

Küserek uzaklara Gitmeyelim bir daha Hasreti dudaklarda Çekmeyelim bir daha

KARŞIMDA GÖRÜNCE

Ansızın karşımda görünce seni Ellerim ayağım dolaşıverdi Merhaba diyerek tuttum elini Heyecan kalbime çarpıntı verdi

Uzaktan tanıdım seni görünce Tatsız geçen günüm döndü sevince Seninle gözgöze bir an gelince Küllenen ateşim parlayıverdi

Yürüyüp gidince biraz ötede Oturup anlattık bir kanepede Elele gezdiğimiz karşı tepede Gözümde anılar canlanıverdi

Tatlı bir sohbete tam da dalmışken

Ayrılık saati yaklaşıverdi Bir buse kondurup veda ederken Gözünden damlalar süzülüverdi

BENİ SORARSANIZ

Beni sorarsanız ben kimlerdenim Bu şehre sonradan gelenlerdenim Agop’un bu köhne meyhanesinde Akşamdan akşama içenlerdenim

Birçoğu derdinden bu yere düşmüş Kimisi yarinden uzağa düşmüş Kimisi sevgiden ihanet görmüş Ben de aşk yüzünden düşenlerdenim

Tanıdım arkadaş yine burdasın Herkesten uzakta bu masadasın Tanımazmış gibi neden bakarsın Her akşam buraya gelenlerdenim

Yaşayıp gideriz bu dertler bitmez

Bu gidiş nereye o da bilinmez Yolumuz meçhule gitse farketmez Ben de o meçhule gidenlerdenim

BEKLEDİM AYNI DURAKTA

Bir pazar günüydü buluşacaktık Sevdiğim gelmedi kaldım merakta Birlikte baş başa konuşacaktık Gelmedin bekledim aynı durakta

Saatler geçtikçe duramıyordum Eli kan da olsa gelir diyordum Düşündüm her şeyi kötüye yordum Gelmedin bekledim aynı durakta

Geçtikçe umudu bir bir yitirdim Bir paket sigara içtim bitirdim Sevdiğin güllerden buket getirdim Gelmedin bekledim aynı durakta

BU SEVDA YIKACAK BENİ

Bir sevda dolaşır yakınlarımda Korkarım kalbimden vuracak beni Nice dertler çektim yıkılmadım da Yıkarsa bu sevda yıkacak beni

Birçok aşka girdim böyle kanmadım Aşk yakar dediler hiç inanmadım Ben bugüne kadar içten yanmadım Yakarsa bu sevda yakacak beni

Bu gönül işidir durmaz diyorlar Kalbini sararken sormaz diyorlar Sarsa da bir ömür kalmaz diyorlar Giderken kenara atacak beni

SANAT GÜNEŞİMİZ

Bir Sanat Güneşi geçti dünyadan Sesiyle ruhları aydınlatarak Bir gece aniden göçtü buradan Tüm sevenlerini hep ağlatarak

O mesleğini çok seven biriydi Sanat müziğinin usta piriydi En büyük rütbeli paşa gibiydi Asla sönmeyecek Sanat Güneşi

Nesilden nesile anlatılacak Bu Sanat Güneşi hiç batmayacak Eserleri bizi aydınlatacak Asla sönmeyecek Sanat Güneşi

Kırk beş yıl dinledik güzel sesini

Kitaplara yazın efsanesini Yakın Zeki Müren meşalesini Ebedi sönmesin Sanat Güneşi

Ölümünden hemen sonra yazdım.

NE İŞGAL EDERSİN BOŞA DÜNYAYI

Bir şeye hayrın yok ise eğer Ne işgal edersin boşa dünyayı Şu güzel ömrüne vermezsen değer Ne işgal edersin boşa dünyayı

Yıllardır ömrünü geçirdin boşa Süründün yerlerde geldin bu yaşa Akılsız başını vur gitsin taşa Ne işgal edersin boşa dünyayı

İnsansan görevin olsun insanlık Gezme ortalıkta hep alık alık Bu dünyada durman boş kalabalık Ne işgal edersin boşa dünyayı

GİDENLER NE GÖTÜRDÜLER?

Sıhhattesin, karnın da tok Maddiyata aldanma çok Kefeninin cebi de yok Gidenler ne götürdüler?

Bir gün gelir ömür biter Yolun kabristana gider Üç beş metre kefen yeter Gidenler ne götürdüler?

YA SEV YA TERKET

Yurduma tüm zarar verenler duysun Bu vatan bizimdir ya sev ya terket Vatanı sevmeyen varsa defolsun Bu vatan sevilir, ya sev ya terket

Bu kutsal topraklar bize emanet Atanı üzersin etme ihanet Kim bölmek isterse kopar kıyamet Bu vatan sevilir, ya sev ya terket

Şehit kanlarıyla sulanmış toprak Göklerde süzülür bir tek al bayrak Gönüllü bekçiyiz değiliz korkak Bu vatan sevilir, ya sev ya terket

Al bayrak altına girmeyeceksen

Bu vatan uğruna ölmeyeceksen Canından da çok sevmeyeceksen Bu vatan sevilir, ya sev ya terket Sen bizden değilsin burayı terket

KIR ÇEŞMESİ

Akarsın durmadan dert döker gibi Sanki hep ağlarsın sen kır çeşmesi Dururlar önünde diz çöker gibi Geleni sularsın sen kır çeşmesi

Dertli âşıkların sırdaşı sensin Hep gizli aşkları gören bilensin Çarpan yürekleri dinleyen sensin Ne sırlar saklarsın sen kır çeşmesi

Kuzular başında koşar meleşir Çoban kavalını çalar söyleşir Geçenler yolunda durur dertleşir Yolcuya yoldaşsın sen kır çeşmesi

Akar soğuk suyun dökülür çağlar

Dolaşır kırları yeşerir bağlar Kuşlar suya gelir şenlenir dağlar Cana can katarsın sen kır çeşmesi

İÇİMDE BİR BAŞKASI VAR

Çılgın gibi seven miyim Aşk peşinden giden miyim Bilmiyorum ben benmiyim İçimde bir başkası var

Ne bu derdin çaresi var Ne ilacın faydası var Beni senden alıp giden İçimde bir başkası var

Elimde değil tutayım İçimden nasıl atayım Size nasıl anlatayım İçimde bir başkası var

Gözlerimden kaçar uyku

Her yanımı sarar korku Aşk değil de sanki tutku İçimde bir başkası var

ATATÜRK’ÇÜ DÜŞÜNCE MARŞI

Yurdun sisli ufkuna bir güneş gibi doğdun Vatan elden gitmeden bizi sevince boğdun Yurdu paylaşmak için gelen düşmana karşı Başlattın milletime bağımsızlık savaşı

Atam senin sayende savaştık çıktık düze Bizden güçlü düşmanı senle getirdik dize Hep senin parolandı ya istiklal ya ölüm Esir yaşamaktansa büyük şerefti ölüm

Savaş sona ermişti sense hiç durmuyordun Çağdaş Türkiye için hep ileri diyordun Çok güç şartlarda yaptın önemli devrimleri Şimdi birçok devletten ileriyiz ileri

Yurdu yükseltmek için bize emanet ettin

Hep bizlere güvendin huzurlu rahat gittin Biz şimdi her birimiz yaşayan Atatürk’üz Cumhuriyette doğmuş gururlu asil Türk’üz

Senin ilkelerine karşı çıkan oluyor Bizleri çelik gibi karşısında buluyor Atam sen müsterih ol ilkelerin yaşıyor Atatürkçü düşünce gençleri yetişiyor

Senin gibi düşünür, senin gibi yaşarız Biz engel tanımayız, hedefine koşarız Ulusça minnettarız bağımsız hediyene Ne mutlu bu dünyada Türk’üm Türk’üm diyene

SENELER MENZİLE KOŞUYOR SANKİ

Bir ömür geçiyor hiç anlamadan Hayatın tadından zevk alamadan Gidilir bu yoldan oyalanmadan Seneler menzile koşuyor sanki

Askere gidiyor şimdi oğlumuz Gelinlik çağına gelmiş kızımız Ne çabuk elliye vardı yaşımız Seneler menzile koşuyor sanki

Elli yıl insana kısacık gelir Bir yılı bir günde yaşıyor sanki Bu dünya döndükçe değişir devir Seneler menzile koşuyor sanki

Bir yaş daha biter doğum gününde

Daha çok ömür var sanma önünde İnsanlar her yılı tükettiğinde Ne diye sevinip coşuyor sanki

BENİ SON GÖRENLER TANIYAMADI

Ben içki içmezdim öyle içtim ki Masada görenler inanamadı O kadar değiştim öyle çöktüm ki Beni son görenler tanıyamadı

Artık kimselere karışmaz oldum O eski dostlarla görüşmez oldum Kimseyle iki söz konuşmaz oldum Beni son görenler tanıyamadı

O gitti gideli yüreğim gamlı Nerede o adam neşeli canlı Bu muydu diyorlar o delikanlı Beni son görenler tanıyamadı

Ölümü bekledim günleri saydım

Her gün sanki kendi kendime kıydım Bu hale düşecek bir adam mıydım Beni son görenler tanıyamadı

BİZİM DİYAR DİYARBAKIR

Biliyordum tek ismini Görmemiştim kendisini Güneydoğu incisini Uzak diyar Diyarbakır

İstanbul’dan sana vardık Birkaç gece konuk olduk Nasip oldu gelin aldık Dünür olduk Diyarbakır

Ovaların dümdüz uzar Yetişir büyük karpuzlar Çok sıcak oluyor yazlar Sıcak diyar Diyarbakır

Burda doğmuş gelinimiz

Sende de oldu hanemiz Artık sana hep geliriz Bizim diyar Diyarbakır

ANLAMADI

Bir duygusuz yare düştüm Sevdim ama anlamadı Şansın varmış bana düştün Dedim ama anlamadı

Geçip giden gençliğimi Aşk üreten çiftliğimi Onun için her şeyimi Verdim ama anlamadı

Katlandım her inadına Eremedim muradıma Sıkıştıkça imdadına Erdim ama anlamadı

Her suçu yükler üstüme

Bilmem ki bana kastı ne Kanadımı hep üstüne Gerdim ama anlamadı

VAR MI BENİM GİBİ SEVEN?

Bir sevgili buldum işte Âşık oldum ona hemen Nasıl sevdim bir görüşte Var mı benim gibi seven?

Buldum ben de beni seven Odur bana huzur veren Oldum şimdi yüzü gülen Var mı benim gibi seven?

Neşem, havam tam yerinde İmreniyor beni gören Benim sevgim ta derinde Var mı benim gibi seven?

GÜLDÜR GEL CANIM

Gel aşkımın güneşi Ol kalbimin tek eşi İçimdeki ateşi Söndür gel canım söndür

Hep çektim ben nazını Unutma bak sözünü Gülmeyen bu yüzümü Güldür gel canım güldür

Tadınca ben aşkını Unutturdun yaşımı Aşktan zevkten başımı Döndür gel canım döndür

GURBETİ SORARSAN

Gurbeti sorarsan hep hasret yüklü Tükenmez yolların dağı dumanı Herkesin derdine yeni dert ekli Tükenmez gurbetin gamı figanı

Hepsinin çektiği sevdası da bir Gönülden yaktığı Leyla’sı da bir Her gece gördüğü rüyası da bir Değişmez gurbetin gamı figanı

Sor kime sorarsan gönülden yorgun Garibin yediği hep aynı vurgun Hepsi de doğuştan kadere dargın Tükenmez gurbetin gamı figanı

UNUTMUŞ OLAMAZSIN

Gezdiğimiz yerleri Birlikteki günleri Unuttum deme sakın Unutmuş olamazsın

Selam saldım ne kadar İnsan bir hatır sorar İnanamam bu kadar İlgisiz olamazsın

Bu gönlüm sana doymaz Seni tatlı yaramaz Sen böyle vurdum duymaz Duygusuz olamazsın

Geçmişi özlüyorum

Sıkı dur geliyorum Ben seni biliyorum Sevgisiz olamazsın

AŞKA İNANMA

Aşka inanma sakın Yarısı yalan derler Bir kırık kalp, bir hüzün Geriye kalan derler

Sevsen vuruldu derler Dönsen kovuldu derler Sevip de alamazsan Boşa yoruldu derler

Sen de dene gör aşkı Gerçek hayalden farklı Deneyenler yaralı Denemeyen meraklı

Sevsen vuruldu derler

Dönsen kovuldu derler Sevip de alamazsan Boşa yoruldu derler

SARHOŞLUK

Bir masada sohbet ettik Birer kadeh atsak dedik İlk kadehte neşelendik Keyif verdi bu sarhoşluk

Neşemize neşe kattık Birkaç kadeh daha attık Oynayalım diye kalktık Kana girdi bu sarhoşluk

İçtik içtik yere düştük Kaldırana küfür ettik Ardından bir yumruk yedik Yere serdi bu sarhoşluk

Ayakta zor duruyorduk

Can dostlara yumruk vurduk Kendimizi yolda bulduk Dosttan etti bu sarhoşluk

AĞLAMAK GÜLMEYE YAKIN

Yaşanan dünyada dert var sevinç var Güzel aynı kalmaz soldurur yıllar Ne kadar gülse de her insan ağlar

Ağlamak gülmeye yakın diyorlar Gülerken ağlama sakın diyorlar

Bazı gün güleriz sevincimizden Bazı gün ağlarız üzüntümüzden Günler eksiliyor şu ömrümüzden

Ağlamak gülmeye yakın diyorlar Gülerken ağlama sakın diyorlar

O İLK BAKIŞ O İLK GÜLÜŞ

Gözleri gözümde durdu Ne olduysa o an oldu Tam beni kalbimden vurdu O ilk bakış o ilk gülüş

Aklım fikrim hep karıştı Elim ayağım dolaştı Gerçek değil sanki düştü O ilk bakış o ilk gülüş

Bir bakışı bana yetti Benim için o bir tekti Şimdi beni âşık etti O ilk bakış o ilk gülüş

VATANA HİZMET BORCUM VAR

Bir genç oldum geldi askerlik çağım Yakında orduya katılacağım Namus, şeref artık olur silahım Benim vatanıma hizmet borcum var

Sevk pusulam bugün geldi şubeden Vatan için feda olsun bu beden Gidiyorum şimdi hiç beklemeden Benim vatanıma hizmet borcum var

Asker oldum gidiyorum kışlama Gururlanın üzülmeyin boşuna Göndersinler beni hudut başına Benim vatanıma hizmet borcum var

Bu ülkemde tek çalışmak yetmiyor Vatan millet benden hizmet bekliyor Benden önce giden nöbet bekliyor Benim vatanıma hizmet borcum var

Askerlik yapmasam adam sayılmam Güçlüğe hazırım ben asla yılmam Bu kutsal görevden mahrum kalamam Benim vatanıma hizmet borcum var

Roman Şarkısı

BEYİM BURASI SULUKULE

Abe beyim gezersin neden Sulukule’de Eğlenmek istiyorsun demek bizim mahallede

Çalgı çalınıyor göbek atılıyor her evde

Zillerimi takayım Sana rakı açayım Sen kafayı bul beyim Ben de göbek atayım

Mahallemizin evleri neşelidir neşeli Sen de neşeni buldun buralara düşeli

Çalgı çalınıyor, göbek atılıyor her evde

Zillerimi takayım

Sana rakı açayım Sen kafayı bul beyim Ben de göbek atayım

SEVGİLİLER GÜNÜ

Bugün Sevgililer Günü sevgilim İçimde bitmeyen derin sevgin var Fazla bir şeyim yok sana vereyim Bir buket çiçekle bir de kalbim var

Ne yazık bugün de ayrıyım senden Gurbet bu kavuşmak gelmiyor elden Fazla bir hediye bekleme benden Bir buket çiçekle bir de kalbim var

Senden ayrı olmak en büyük derdim Başbaşa birlikte olmak isterdim Postadan adına paket gönderdim Bir buket çiçekle bir de kalbim var

BİR ŞEYLER SÖYLE

Karşımda durursun sessiz sedasız Şimdi suskunluğun nedendir böyle Yeter daha fazla üzme vefasız Beni avutacak bir şeyler söyle

Suçunu unuttur şimdi yanımda Seni af ederim belki sonunda Mutlu olmak için her an yanında Beni avutacak bir şeyler söyle

KÖPEĞİN MEZAR TAŞINA

Bir bahtı karaydı on yıl yaşadı Doğuştan mezara çile taşıdı Yakalandı uyuz hastalığına Ölmeden başını bol bol kaşıdı

BAHAR GEÇMEDEN GEL

Bir görüşte beni yakan sevgili Yüzü melek saçı ipek örgülü Söyle ayrı daha kaç yıl geçecek Sende bahar bende sabır bitecek

Akranların senin çoktan evlendi Çocukları sıra sıra boy verdi Biz seninle verimsiz bir çöl gibi Kuruyoruz yağmursuz bir göl gibi

Dinle beni ipek saçı örgülüm Geç kalmadan birleşelim gel gülüm Akranların kadar çocuk yaparız Sen istersen onlara fark atarız

BABAM VE SAVAŞIN ÇOCUKLARI

Ne zor günlerdi o günler evlat Savaş bu şakası yok bu işin Ölmek te var kalmak ta Düşman köye girmek üzere dediler Kaçıp canını mı kurtaracaksın Yoksa direnip vatanını mı?

Biz savaşın çocukları Büyükler ne yaptıysa biz de onu yaptık Düşmana karşı koyduk Büyük küçük hep birlikte Bir duman sardı her yanı Kan ve barut kokuları Bir bir şehit düşüyordu en yakınlarımız Acıların en büyüğünü yaşadık Biz çocukluğumuzu yaşayamadık evlat Gönlümüzce sevinip oynayamadık

Biz savaşın çocukları Çilelerle yokluklarla büyüdük Bugün bu topraklarda huzur var Sizler huzur ve barışta büyüdünüz Biz savaşın çocuklarıydık evlat Sizlerse barışın çocukları Bu huzuru o zamanki savaşanlara Bu topraklar için şehit düşenlere borçlusunuz Allah bir daha savaş göstermesin Çocuklar acı çekmesin evlat çekmesin

NERDEN ÇIKTIN KARŞIMA?

Nerden çıktın karşıma ne mutlu yaşıyordum Senden önce dertsiz boş bir yürek taşıyordum Şimdi bu yürek doldu aşkın hicranı ile Düşünmeden geçmiyor seni bir anım bile

Aşkın hem tatlı yanı hem acı yanı varmış Anladım ki insanı aşk hayata bağlarmış

Seni her an yanımda görmek istiyor canım Birazcık ayrı kalsak sanki donuyor kanım Sensin artık her şeyim sensin artık sevgilim Seni tanıdığıma asla pişman değilim

Aşkın hem tatlı yanı hem acı yanı varmış Anladım ki insanı aşk hayata bağlarmış

ŞAKA YAPMA NE OLUR

Bir anda her şeyler bitecek sandım Bana öyle şaka yapma ne olur Kalbim heyecandan duracak sandım Bana öyle şaka yapma ne olur

Ne bu değişmeler nedir bu haller Sana bir şey demiş belli ki eller Boşa mı kurmuştuk bunca hayaller Bana öyle şaka yapma ne olur

Sen bana hasretsin ben sana hasret Yakında ordayım birazcık sabret Artık gelecekten sevgiden bahset Bana öyle şaka yapma ne olur

BİR AKŞAM ÜZERİ

Bir akşam üzeriydi senin gidişin Işığı kaybolurken kızıl güneşin Aklımdan çıkmıyor son el edişin Gittiğin yerlerde şimdi nasılsın? Her akşam üzeri gün batışında Sanki görür gibiyim seni karşımda Sen de hüzünlüydün son bakışında Bir haberin gönder şimdi nasılsın? Unutamam seni ömrüm boyunca Aklıma düşersin yalnız kalınca Güneş kaybolup ta akşam olunca Sen de beni bazen arıyor musun?

İLK GÜNDEN BUGÜNE

Senelerden yetmiş üç aylardan aralıktı Ayın da tam dokuzu günlerden de pazardı Bilmem hatırladın mı bu günün manasını Bense hiç unutmadım kalbimde hatırası Seni ilk kez bugünde sizin evde görmüştüm Görür görmez nedense hemencecik sevmiştim Bir tepsinin içinde bize çay getirmiştin Hafifçe yan bakarak bana gülümsemiştin Seni her an nedense istiyordum yanımda Evlenmeyi düşlerken bir de baktım kolumda Evlendik, yuva kurduk her gün oldun yanımda Yıllar sonra o günler hâlâ bu gün aklımda Baktım geçmiş aradan on sekiz yıl su gibi İki çocuk doğurdun sevimli mi sevimli Şimdi yaşlandın diye sakın üzme kendini Sen her zaman güzelsin on sekizlik kız gibi

Tanışmamızın on sekizinci yılı için

BİR GÜN BANA SÖYLER MİSİN?

Siyah saçlı ipek tenli Kahve gözlü ince belli Mecnun gibi sevdim seni Desem beni dinler misin?

Küçük kuşum minik serçe Tutkunum sana delice Rüyalarımda her gece Görsem seni ister misin?

Elma gibi yanağından Kiraz gibi dudağından İnce güzel gerdanından Öpsem seni küser misin?

Özlüyorum her an seni

Anlamıyorsun ki beni Biraz olsun sevdiğini Bir gün bana söyler misin?

KIRASIM GELİR

Sensiz bu gurbet zor gelir bana Alışmam imkânsız ayrılığına Sevgilim her gece senin yanına Kuşlar gibi uçup konasım gelir

Masamdaki duran gonca gülleri Koklayıp kokunu duyasım gelir Sensiz tad vermeyen bu kadehleri Yerlere vurarak kırasım gelir

Unutmam mümkün mü sevgilim seni Her yerde görürüm hep hayalini Bana uzattığın o ellerini Hasretle uzanıp tutasım gelir

Masamdaki duran gonca gülleri

Koklayıp kokunu duyasım gelir Sensiz tad vermeyen bu kadehleri Yerlere vurarak kırasım gelir

YAŞ KIRKI GEÇİNCE

Yüzlerde kırışık saçlarda aklık Yaş kırkı geçtiği bellidir artık Bu çökmüş omuzlar bu boş bakışlar Başlıyor desene geri sayışlar

Böylemiydim ki ben on sekizimde Fırtınalar eserdi deli gönlümde Eski hırçınlık yok fırtınalarda Artık demir attım sessiz limanda

Daha hissetmiyorsam da yaşlılığımı Değiştirmek imkânsız doğum yılımı

Her yaşın sevilen yanları varmış Kırkında olgunluk çağı başlarmış Atılan adımlar artık ölçülü

Beden küçülse de beyin hep güçlü

Nasıl da geçmiş bu kırk yıl aradan Sanki dün geliyordum okul yolundan Yaşanan her çağı insan sevmeli Şimdi çocuklarım bana teselli

Artık anılarım bana teselli

BEKLEYİN ANALAR

Bir kayanın ucunu siper ederim Düşman hücum etmiş tetik çekerim Arkadaşım yaralı nasıl giderim Esir düşmektense burda ölürüm

Bekleyin analar belki döneriz Dönmek kısmet değilse şehit gideriz

Bir kurşun göğsüme acı saplandı Cebimde Ayşe’min mektubu vardı Mektup okunmaz ki kana bulandı Şimdi zor görürüm gözüm karardı

Ayşem bana dönmek olmazsa kısmet Oğlumla Allah’a olun emanet

Bir geceydi ansızın hücuma kalktık Allah Allah diyerek öne atıldık Düşman geri kaçıyor biz kovaladık Bu vatan toprağını geriye aldık

Geliriz analar, geliriz dostlar Şimdi zafer zamanı çalsın davullar

BEN BU GÜZELİ

Onu ilk gördüğüm o günden beri Gözümden gitmiyor güzel hayali Bana merhaba dedi diyeli Seviyorum işte ben bu güzeli

Birkaç gün görmesem hemen ararım Güzel hayaliyle dünya kurarım Aşkın ateşiyle içten yanarım Seviyorum işte ben bu güzeli

Onu ben yanımda hiç göremem ki İçimde hisleri söyleyemem ki Şimdi uzaklarda duyuramam ki Seviyorum işte ben bu güzeli

Her zaman yanında olmak isterdim

Elini elime almak isterdim Bu sevgimiz asla bitmesin derdim Seviyorum işte ben bu güzeli

GURBETÇİ ARKADAŞ

Gurbetçi arkadaş geldin gurbete Çalıştın karıştın başka millete Alman usulünü burda görüp te Âdetin unutma, örfün unutma

Varlığı görünce dalma sefaya Bir kere gelinir fani dünyaya Her şeyi bir tutma sakın paraya Yarını unutma, dostu unutma

Bu millet başkadır bizlere uymaz Kapıda konuşur içeri almaz Anası yaşlansa evinde bakmaz Anayı unutma, ikramı unutma

Gençleri giderler sık sık diskoya

Birçoğu alışır orda gogoya Çocuğun gidiyorsa bazen oraya Onunla ilgilen sakın unutma

Dostluğu kaybeder her şeye kızan İnanca zayıflık ahlakı bozan Şu yaban ellerde duymazsan ezan İnancın unutma, dinin unutma

Haşim Reşit yazar sözü bilene Öğüt vermek düşmez onun haddine Kılavuz gerekmez yolu bilene Özünü unutma, yolun unutma

ÖRGÜ SAÇLIM

Örgü saçlım geleceğim köyüne Gelen Pazar bineceğim trene Tren gelip durunca gar önüne Pencereden el sallarım gör beni

İki yıldır göremedim yüzünü Söz vermiştin tutar mısın sözünü Serpilmişsin boyarmışsın gözünü Bir görüşte zor tanırım ben seni

Saçlarını örgü örgü yap ta gel Perçemine kırmızı gül tak ta gel Fistanını al renginden giy de gel Görür görmez tanıyayım ben seni

Lacivertten elbisesi çizgili

Beyaz renkte üst cebinde mendili Ellerinde gül destesi çiçekli Görür isen pencerede bil beni

Yetişemez ilk trene binmezsem Pencerede geldiğimi görmezsen Tren durup istasyonda inmezsem Bir sonraki trendeyim bil beni

Saçlarını örgü örgü yap ta gel Perçemine kırmızı gül tak ta gel Fistanını al renginden giy de gel Görür görmez tanıyayım ben seni

BENİM ŞİRİN KASABAM

Çerkezköy’dü benim şirin kasabam O günleri arasam da bulamam Yollarını hep kazmışlar tanımam Özlüyorum sokağını yolunu

Tarlaları parsel parsel etmişler Üzerine binaları dikmişler Ağaçları, ekinleri biçmişler Özlüyorum tarlasını, bağını

Dört yanına fabrikalar kurmuşlar Pis suları derelere salmışlar Dumanlarla havasını bozmuşlar Özlüyorum havasını suyunu

Harmanları ekinlerle dolardı Merasında inek kuzu otlardı Kış gelince gölüne su dolardı Özlüyorum harmanını gölünü

Dereleri pis kokuyor girilmez Kuyusundan soğuk sular içilmez O şirinlik kasabama hiç gelmez Özlüyorum o şirinlik halini

Haşim Reşit Çerkezköy’de doğmuşum Çocuk iken kırlarında koşmuşum Bu ilçeyi çok değişik bulmuşum Özlüyorum o çocukluk günleri

YAZMAK İSTEDİM

Hep seni düşündüm geçtin kalbimden Bir şeyler yazmak geldi içimden Senden uzaklarda gurbet ellerden Mektupla halini sormak istedim

Aylardır ayrıyız özledim seni Kalbimin içine gizledim seni Bana hayat veren tatlı sesini Tellerle konuşup duymak istedim

Ne kadar dirensem durmuyor içim Sana tutkunluğum bir başka biçim Her satırda seni yaşamak için Adına bir şiir yazmak istedim

GÜLEN GÖZLER

Gözleri hoş bakıyor Kalbim küt küt atıyor Bana çok şey anlatıyor Tatlı bakan gülen gözler

Gülen gözler gülen gözler Kalbim her an seni özler Mutluluktan bana haz ver Tatlı bakan gülen gözler

Beni görünce gülüyor Yüreğim sanki eriyor Bana heyecan veriyor Tatlı bakan gülen gözler

HELALLEŞELİM

Uzat ellerini veda etmeden Kalbimi birlikte alıp gitmeden Veda edilmez ki böyle öpmeden Bir busecik ver ki helalleşelim

Ayrılıp giderken burkulur içim Bir umudum olsun görüşmek için Beni arasıra araman için Bana bir söz ver ki helalleşelim

İnan ne olursun benim sözüme Doluyor baksana yaşlar gözüme Son defa bakıp ta benim yüzüme Biraz gülümse ki helalleşelim

Sana helal ettim bütün hakkımı Bir gün öğrenirsin benim farkımı Az da olsa bana geçen hakkını Sen de helal et ki helalleşelim

SEN DE MERAKLI MISIN?

Çok dalgınsın küçüğüm Yoksa sevdalı mısın? Bu yaşında sevmeye Sen de meraklı mısın?

Bir gül gibi açmaya Aşk şarabı içmeye Heyecandan uçmaya Sen de meraklı mısın?

Uykusuz gecelere Yalnız işkencelere Dipsiz düşüncelere Sen de meraklı mısın?

Sevip te gizlemeye

Birini özlemeye Yolunu gözlemeye Sen de meraklı mısın?

Yersiz aldatılmaya Suçsuz ağlatılmaya Bir gün unutulmaya Sen de meraklı mısın?

Gel bu sevdadan vazgeç Yaşın daha henüz genç Pişman olsan olur geç Yine meraklı mısın?

SEN AĞLATTIN SEN GÜLDÜR

Tanıyalı ben seni Kaybettim bak kendimi Kanayan şu kalbimi Sen ağlattın sen güldür

Silemem ki yazıyı Tükenmeden arzuyu Kalbimdeki sızıyı Sen başlattın sen dindir

Sandım yolun bitişi Ol dünyamın güneşi İçimdeki ateşi Sen yakmıştın sen söndür

Her gün gözlerim yaşlı

Artık sabırlar taştı Böyle çileli aşkı Sen yarattın sen öldür

BİR GÜN YAŞLANIRSAM

Bir gün olur yaşlanır da düşersem Bu zor olan bakımımdan bezmeyin Hasta olup yataklara düşersem Benim için doktor doktor gezmeyin

Uyun siz de herkes gibi modaya Koyun beni karanlık bir odaya Dönmüşümdür kullanılmaz hurdaya Benim için keyfinizi bozmayın

Biraz ekmek, birazcık ta su olsun Bal istemem yeter ki karnım doysun Allah sizden yine de razı olsun Yük olursam ne olur bana kızmayın

Kış gelince romatizmam azarsa

Üşüyünce bir öksürük tutarsa Ağrılardan uykularım kaçarsa Benim için kendinizi üzmeyin

Oğlumda mı, kızımda mı kalırım Kim bakarsa orda mutlu olurum Bir yaşlılar yurdunda mı ölürüm Mezarıma kimsesizdi yazmayın

Tanrı beni etmesin fazla beter Bir gün benim de ömrüm biter Son giderken dua okuyun yeter Gözünüzden çok fazla yaş süzmeyin

BUGÜN YİNE DÜŞÜNDÜM

Bugün yine düşündüm hüzünle yokluğunu Bugün yine okudum son gelen mektubunu Yeter artık diyorsun yok mu bu nun hiç sonu Sabırlarım tükendi bil artık sen de bunu

Gurbet bize alıştı biz hiç alışamadık Yıllar gelip geçiyor henüz kavuşamadık

Resimlerine baktım yine boynun bükmüşsün Mektuplarına baktım gözyaşı düşürmüşsün Duydum hayırsız diye biraz bana küsmüşsün Diliyorum gelen yaz ikimizi güldürsün

Gurbet bize alıştı biz hiç alışamadık Yıllar gelip geçiyor henüz kavuşamadık

SEVİN SEN DE DOĞDUĞUNA

İnsanlar eşit doğar eşit yaşamaz Kimisi israf eder kimisi doymaz Bir çocuk yürüyor ayağı çıplak Bir çocuk görüyorum neşeli ve pak Herkes patron olursa kim çalışacak Herkes ağa olursa ırgat kim olacak Bir kadın var hüzünlü gözleri ıslak Bir kadın geliyor neşeli şakrak Hüzünü tatmazsam neşe zevk vermez Her gün bal yiyorsan o da tat vermez Kimini ecel alır on sekizinde Kimisi hâlâ yaşar bak sekseninde Baba diyor çocuğum erkek doğacak Herkes erkek doğarsa kim doğuracak Erkekle eşitlik isteyen kadın Sen zaten üstünsün nedir maksadın Sevin sen de doğduğuna ömür çok kısa Ecel seni de bulur bir gün nasılsa

Kadere razı ol yok bir yapacak Mezara girince eşitsin ancak

NASIL DA ÖZLEMİŞİM İSTANBUL’UMU

Yıllar sonra kavuştum İstanbul’uma Çocukluğum geldi birden aklıma İskelesi, vapurları unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Oturup bakardım martıya, kuşa Balık ekmek yerdim birkaç kuruşa Galata, Kızkulesi unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Kapalıçarşı’yı dolaştım yaya Oradan da indim Mahmutpaşa’ya İşportacı, kuyumcusu unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Galata Köprüsü hep kalabalık

Altında pişiyor mis gibi balık Balığı, meyhanesi unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Beyoğlu’na çıkıp gezmemek olmaz Pasajda bir bira içmemek olmaz Tüneli Taksim’i unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Hisarlara baktım hep aynı yaşta Sorsam da söylemez can yok ki taşta Emirgan, Sarıyer unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Bu şehrin çoktur camisi, türbeleri İnletir her tarafı ezan sesleri Müzesi, camileri unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Boğazı seyrediyorum hafif karanlık Boynuna takmışlar iki gerdanlık Boğaziçi köprüleri unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

Çamlıca’ya çıkıp tepeden bakmak İçimden geliyor hep kucaklamak Yalısı, adaları unutulur mu? Nasıl da özlemişim İstanbul’umu

BEN O GECELERDE ÖĞRENDİM

Ben o gecelerde öğrendim sensizliğin ne olduğunu Yalnızlığın hicran, gecelerin zindan olduğunu Güneşin geç doğduğunu Gecelerin uzun olduğunu öğrendim

Sensiz yapayalnız kaldığım gecelerde öğrendim Uykusuzluğu, korkusuzluğu Çocukluğumda dinlediğim gece masallarını hatırladım Nasıl da merakla dinlerdim Kimi gece heyecanla, korkuyla Kimi gece neşeyle, zevkle uykuya dalardım

Şimdi ise düşünerek yatıyorum Ve seni görüyorum düşlerimde Uyandığımda gerçeklerin bambaşka olduğunu görüyorum Yalnızlığımı sensizliğimi anlıyorum Artık böyle geceleri sevmiyorum

Sabahı bekliyorum bekliyorum ama Bir umut ta göremiyorum göremiyorum

KİMLER DÜŞMEDİ AŞKA

Aşka karşı koyulmaz Başlayınca doyulmaz Sevenler hiç yorulmaz Tutulunca bu aşka

Kimler düşmedi aşka O yârin tadı başka Şehzadeler sultanlar Esir düştüler aşka

Aşk insana ihtiyaç İster tok ol ister aç Gönül sevgiye muhtaç Bir gün tutulur aşka

Bilmez düşmeyen aşka

Sevmenin tadı başka Prensler prensesler Yenik düştüler aşka

BİLSEYDİM

Sebep neydi hemen küsüp gidecek Sevgim vardı ikimize yetecek Bilseydim ki bu aşk böyle bitecek İlk görüşte daha senden kaçardım

İçimde bu aşk yarası olmasa Çoktan seni şu kalbimden atardım Resimlerin hatırası olmasa Her birini ateşlerde yakardım

Şuramda bir aşk ateşi yanmasa Kalbim senle bir heyecan duymasa Bendeki bu sabır sebat olmasa Çoktan senin şu nazından bıkardım

BUGÜN BAYRAM

Bugün bayram kutlu olsun herkese Küçük büyük neşelensin eğlensin Hazır olun ayar yapın sazlara Hep birlikte şarkı türkü söylensin

Hadi biraz gezmelere gidelim Büyükleri gel ziyaret edelim Hatır sorup ellerini öpelim Onların da gönülleri şenlensin

Gelsin herkes bir yerde toplanalım Gelenlere sofraları kuralım Lokumları, tatlıları sunalım Ağızımız şekerlensin ballansın

BİR YER AYIRDIM SANA

Hiçbir şey değişmiyor benden uzak olsan da Hiçbir şey silinmiyor benden ayrı kalsan da

Unuttuğumu sanma halimden anlasana Şu kalbimde her zaman bir yer ayırdım sana

Kısacık aşklar geçti gönlümün dünyasından Hiç kimse giremedi gönlümün kapısından

Nasıl oldu bilmedim içten bağlandım sana Şu kalbimde her zaman bir yer ayırdım sana

ERKEK ADAM AĞLAR MI?

Çekemez oldum artık sensizlik acısını Hiçbir şey dindirmiyor kalbimin sancısını

Ağlamasam duygusuz, vicdansız diyecekler Ağlasam erkek adam ağlar mı diyecekler

Gizliyorum herkesten gözlerimin yaşını Yaşarım hasretinle dik tutarak başımı

Beni böyle her zaman sabırlı görecekler Ağlasam erkek adam ağlar mı diyecekler

BELKİ DE ANLAŞIRIZ

Anlaşamayız deme Biz bunu başarırız Ummadığın bir anda Belki de alaşırız

Aşk bu hiç belli olmaz Kalplerde buluşuruz Acele etme canım Zamanla anlaşırız

Kendini anlat biraz Gel yanıma yat biraz Canıma can kat biraz Böyle de anlaşırız

Durma öyle uzakta Sözler gizli dudakta Bir şey konuşmasak ta Gözlerde anlaşırız

BU ADAM SANA ÂŞIK

Biri var sana tutsak Dön de bir dikkatli bak Yeter inadı bırak Bu adam sana âşık

Bir gün yüzü gülmeyen Görmeyince özleyen Senden ilgi bekleyen Bu adam sana âşık

Adın her an dilinde Sigarası elinde Duramıyor yerinde Bu adam sana âşık

Kalbini vermiş sana

Nasıl dalgın baksana Halinden anlasana Bu adam sana âşık

20. ASRIN DEPREM FELAKETİ

Ağustos ayının ortasında Sıcak bir gecede herkes uykuda Bir uğultu, bir sarsıntı Uykular bölündü korku içinde Bütün Marmara aynı anda uyandı Kimisi kurtuldu ölümden Ama o saniyeleri yaşarken bin kere öldüler Kimisi de uykudan uyanmadan hayata veda etti Bir de göçük altında sağ kalanlar var Onlar ne yapacaklar orada Kurtarılmayı bekleyenler umutlu Kurtarmaya çalışan insanlar şaşkın ve üzgün Sağ kalanlar bir can kurtarmak için çabalıyor Ama güç yetmiyor Elleriyle beton yığınlarını kazarak Bir yakınını kurtarabilmek için çırpınıyor çırpınıyor Kurtarma ekipleri geliyor Yurt dışından özel köpekleriyle.

Kendi ekiplerimiz geliyor Kurtarma makinalarıyla gürül gürül Ama sessizce dinlemek gerekli alttan gelecek sesleri Sağ kalanların sesini duyabilmek için Ve bir an sessizlik başlıyor Bir kişi göçük altındakilere sesleniyor Sesimi duyan var mı, sesimi duyan var mı? Ses ver ses veremezsen bir yere vur Sessizce dinlemeler Yıkılan her binanın yanında aynı çalışmalar Umutlar, umutlar bir can kurtarabilme heyecanı Türkiye’mize en çok zarar veren 7.2 büyüklüğündeki Marmara Depremi 17 Ağustos 1999 Allah bir daha böyle felaketler göstermesin

SENİN NAZIN

Kendini bulunmaz nimetten sanma Senin nazın ancak üç gün çekilir Bu sözümü öyle hafife alma Sen gidersen başka birisi gelir

Ben çektim bu aşkın her zahmetini Affetmem aşkıma ihanetini Bilmiyorsun yazık hiç kıymetimi Sen bilmezsen başka birisi bilir

Bu nasıl böyle ızdırap dolu Mutlu olmayanlar ayırır yolu Aşk ile yaşanan o mutluluğu Sen vermezsen başka birisi verir

BEN DAHA NE İSTERİM

Bana aşkı tattırdın Değişti bak hislerim Bu hayatı sevdirdin Ben daha ne isterim

Bana gülüşün güzel Koşup gelişin güzel Kalpten sevişin güzel Ben daha ne isterim

Özlesem yanımdasın Uyusam rüyamdasın Tüm sevgi dünyamdasın Ben daha ne isterim

Bana bakışın güzel İşven, duruşun güzel Sevip, sarışın güzel Ben daha ne isterim

YILLAR SONRA GÖRÜNCE

O buradan gideli ilk kez görüştük Yıllar acımadan yıpratmış onu Ayaküstü hemen biraz dertleştik Evlendiği adam bırakmış onu

Evliyken oturmuş büyük konakta Çileler her gece ağlatmış onu Elinde çocukla kalmış sokakta O dost bildikleri unutmuş onu

Sonradan tanımış bir hayırsızı Hep tatlı sözlerle aldatmış onu Demiş ki kuralım gel yuvamızı Nikâhsız evine kapatmış onu

Artık döndüm diyor bak buralara Çektiği acılar bunaltmış onu Umutla bakmıyor hiç yarınlara Yalnızlık, yorgunluk korkutmuş onu

SENSİN BENİ YAŞATAN

Bir zamanlar seninle diz dize göz gözeydik Sormadan ayırdılar biz bunu hak etmedik

Bu dünya zindan bana yok beni bir avutan Senin hayalin bil ki beni şimdi yaşatan

Andıkça arıyorum seninle geçen günleri Elimde sanıyorum o bembeyaz elleri

Ne bir dert ortağım var ne bir elimi tutan Senin hayalin bir tek beni şimdi yaşatan

AKLIMA DÜŞTÜN VEFASIZ

Dün yine aklıma düştün vefasız O eski günleri yaşadım bir an Geçmişi düşünmek belki faydasız Seni de yanımda aradım bir an

Bir mümkün olsaydı maziye dönmek İsterdim seni hep yanımda görmek Bir ömür boyunca bıkmadan sevmek O ipek saçını okşardım her an

Nerede olduğunu bilebilseydim Koşup ta yanına gelebilseydim O güzel yüzünü görebilseydim Sevinçten, neşeden coşardım inan

ZİYARET

Dün geldim kabrine ziyaretine Başında durdum da hiç fark etmedin Dualar okudum hep rahmetine Ne bir çay, ne kahve ikram etmedin

Sen böyle ilgisiz değildin önce Şakalar yapardın beni görünce Demek ki değiştin kabre girince Ben hep konuştum da tek laf etmedin

Birlikte bir ömür can arkadaştık Gelecek günlere çok şey anlaştık O gece kahvede son karşılaştık Son görüşmemizmiş belli etmedin

Kahvede çayını içmezdin demsiz

Sohbetin neşesi olmazdı sensiz Nasıl da aniden gittin habersiz Giderken kimseye veda etmedin

Sırası gelenler gidiyor bir bir Herkesin sonunda gittiği yerdir Oradaki durumu bize de bildir Ben daha buradayım henüz gitmedim

ŞİMDİKİ KIZLAR

Mavi deniz cennet sahil Güzel gören olur mail Şimdiki kızlara cahil Demeyin bak darılırlar

Nazik eller yok hiç nasır Hepsi güzel yok bir kusur Şimdiki kızlar çok cesur Erkeklere sarılırlar

Daha küçükken gelişmiş Sanki büyümüş küçülmüş Şimdiki kızlar çok bilmiş Zenginleri kandırırlar

Saçlar rengârenk boyalı

Arabası fiyakalı Şimdiki kızlar havalı Gezmelere bayılırlar

DEĞİŞTİK

Biliyor musun meleğim Son zamanlarda çok şeyler değişti ikimizde de İnkâr etsek de yalan olur meleğim Yüzümüz değişti, çoğaldı kırışıklıklar Saçlarımıza doldu aklar Ellerimiz üşümeye başladı Çocuklar büyüdü Torunlar şenlendiriyor ortalığı Gözlük te kullanıyoruz artık Bakışlarımız değişti Evet, evet değişiyoruz ikimiz de İstesek de istemesek de elde değil Doğanın kanunu bu Olsun be meleğim Ben memnunum halimden Her yaşın başka bir güzelliği var Kabul edelim çok şeyler değişti Yalnız bir şeyler değişmedi meleğim Senin beni o çekici gülüşün Benim seni aynı istekle sevişim

BENİM DERDİM SENİNLE

Benim derdim seninle güzelim Başka derdim yok çok şükür Gölge gibi hep peşindeyim senin Ama bir türlü anlatamıyorum hislerimi Bir açılabilsem bir daha susar mıyım hiç Açılamıyorum işte Sen yokken ben seninleyim Hayalinle konuşuyorum senin için şiirler yazıyorum

Benim derdim seninle güzelim Başka derdim yok çok şükür Hani diyorum bir elini tutsam bir daha bırakır mıyım? Hemen ilk muhallebiciye götürürdüm seni Oradan da bir sinemaya Ellerin ellerime gelmişken Hiç kurtulabilir mi ellerimden

Benim derdim seninle güzelim Başka derdim yok çok şükür Bir de sana seni ne kadar çok sevdiğimi anlatabilsem

Sen de bana beni sevdiğini belli etsen O zaman ben hiç yerimde durabilir miyim güzelim İpek saçlarını okşar ince beline sarılırdım Sessizce gözlerimizle konuşurduk Seni seyretmeye doyamazdım Bir güç çekerdi bizi birbirimize Kenetlenirdi kollarımız sıkıca

Benim derdim seninle güzelim Başka derdim yok çok şükür Bu yakınlık sürsün heyecanla güzelim Kalp atışlarımız hızlansın Gözlerimiz konuşurken dudaklarımız titresin Bu heyecan bize bir gün gibi uzun gelsin Bitmesin bizim için Aşkı dudaktan kalbe kadar tadalım ikimizde Benim derdim seninle güzelim Başka derdim yok çok şükür yok yok

VERMEYE GELDİM

Beni mest edersin tatlı işvenle Bir bütün olalım gel biz seninle Kor gibi yakıcı o ateşinle Yak beni sevgilim yanmaya geldim

Sen varken mutluyum anla halimi Ruhumla birleşen şu bedenimi Senin için çarpan çılgın kalbimi Al sana sevgilim vermeye geldim

Tek sen mutlu ettin benim gönlümü Çekmeye hazırım senin zulmünü Bundan sonra geri kalan ömrümü Kabul et sevgilim vermeye geldim

KARŞIMDAKİ AĞRI DAĞI

Vatan borcum için gittim doğuya İlk defa çıkmıştım Anadolu’ya Dağıtım olmuştuk zırhlı tümenden Yerimiz ayrıldı kara trenden Ankara, Kayseri, Erzurum, Ağrı Burdaymış yurdumun en yüksek dağı Doğubeyazıt’a geldim kışlama Ağrı Dağı çıkıverdi karşıma Görür görmez sardı beni heyecan Demek buydu efsaneler yazdıran Pek gururlu, heybetli duruşu var Dünyayı gözleyen bir bakışı var Ecnebiler ona diyor Ararat Ağrı dersek bizde midir kabahat Dört mevsimde zirvesinde kar durur Sonbaharda etekleri ak olur Yurdumuzda en yüksek Ağrı Dağı Karşısında İshak Paşa Sarayı

İkisi de görmüşler en eski çağı Tarihi yaşatır taşı toprağı Hey büyük dağ beni görüyor musun? Bu küçük insanı duyuyor musun? Her sabah kalkınca seni görürüm Boş kalınca sana doğru yürürüm Bir yerde oturur seni gözlerim Aklıma geliyor efsanelerin Nuh Tufanındaki son durak mıydın? Nuh’un gemisini sen mi sakladın? O büyük sırrını çözemedik biz Gemi efsanesinden görmedik bir iz Görevli olarak gittim hududa Küçükağrı’yı da gördüm yanında İran ile Türkiye’nin arası Gürbulak köyünde hudut kapısı İklimi sert çok kış olur burada Tarımcılık yapılmıyor ovada Fabrika yok, sanayi yok iş için Hayvancılık, kaçakçılık tek geçim Talim yaptım Ağrı Dağı yanında

On altı ay bitiverdi sonunda Görev bitti gidiyorum elveda Bekleyenim vardır benim sılada

KADERİMİ BEN Mİ YAZDIM?

İtmeyin beni bir yana Yaşamaktan zaten bezdim Yüzüm bir gün gülmüyorsa Kaderimi ben mi yazdım?

Dert diyorsan o bende çok Acılar yüreğimde ok Şans diyorsan o bende yok Kaderimi ben mi yazdım?

Tek kaldım yaban ellerde O dost görünenler nerde Gurbet te varmış kaderde Kaderimi ben mi yazdım?

Yazım neyse göreceğim

Gülmek varsa güleceğim Derdim varsa çekeceğim Kaderimi ben mi yazdım?

SENİ KİMLER VURDU?

Anlat bana derdini can arkadaşım Seni kimler vurdu böyle yerlere? Daha da çok gençtir belli ki yaşın Seni kimler sardı böyle dertlere?

Saçların ak olmuş rengin de solmuş Seni kimler itti böyle köşeye? Yarına umudun belli kalmamış Sana kimler dedi sarıl şişeye?

Gelecek günleri göremiyorsun Sana kimler zindan etti dünyayı? Leyla’sız yaşamak boşmuş diyorsun Senden kimler çaldı nazlı Leyla’yı?

YAŞADIĞIM GURBET

Gitmediysen gurbete bilemezsin hasreti Orada anlar insan vatan, kardeş kıymeti Burası başka âlem burası başka dünya Uzun yollar dağlar var kavuşmak zor sılaya

Yaşarız biz hasreti gurbet elin içinde Dertlerimiz çok bizim hepsi başka biçimde

Kimimiz yardan ayrı kimimiz de anadan Seviniriz, güleriz haber alsak sıladan Vatanımızdan uzak özlemimiz hiç bitmez Bir gün hasret bitecek ne zamandır bilinmez

Yaşarız biz hasreti gurbet elin içinde Dertlerimiz çok bizim hepsi başka biçimde

BİR MEKTUP ALDIM

Dün yine bir mektup aldım yârimden Ne olur gurbette çok kalma diyor Yapraklar göndermiş pembe güllerden Beni de bu şekil soldurtma diyor

Sitemler ediyor her satırında Gideli sen beni unuttun diyor Sabırla beklermiş hep yollarımda Ne olur sabrımı tüketme diyor

Mektubun ucunu yakmış yollamış Ayrılık beni de yakıyor diyor İçine manalı resmini koymuş Duruşu hüzünlü, mahsun bakıyor

SANA DOYAMAM

O güzel yüzünü görmek yetmiyor Yanımda olmazsan sana doyamam Karşıdan karşıya gülmek yetmiyor Elini tutmazsam sana doyamam

Beklerim her zaman bana gelmeni Aşkınla gönlüme neşe vermeni İsterim yürekten her gün gülmeni Ağlarsan sevdiğim sana kıyamam

Sen bir yanasın dünya bir yana Aşkı yaşayalım gel kana kana Varlığın mutluluk veriyor bana Senden başkasıyla mutlu olamam

DUY MEHMETÇİĞİ

Mehmetçik diyorlar benim adıma Çelikten duvarım ben vatanıma Hiç gölge düşürtmem ben bu şanıma Vatan bana emanet ben ona feda Ölmeye hazırım her an bu yolda

Küçükten sözüm var benim anama Beşikte söylendi ilk kulağıma Asker olacağım diye vatana Vatan bana emanet ben ona feda Ölmeye hazırım her an bu yolda

Benim toprağıma göz dikme sakın Ecdadımın dersini unutma sakın Gözüne kestirip saldırma sakın Aklını kullan da otur yerine Yoksa bu yumruğum iner beynine

Mehmetçik böyledir ne sanıyorsun Tüm ulus benimle görmüyor musun? Şimdi daha güçlüyüm haberin olsun Benim bu inancım sizleri ezer Bayrağı indirtmem kalsam son nefer

HESAP EDERSEM

Geçen günlerimi hesap edersem Acılar neşenin on misli çıkar Hüzünlü yılları güne bölersem Hesabın sonunda binlerce çıkar

Şans yollarında sağa park etsem Talihim solumdan sollar da geçer Takatim kalmayıp yerlere düşsem Acılar üstümden çiğner de geçer

Saadet bahçemde güller yeşerse Fırtına esip te yerlere serer Felek çarpmak için birini seçse Yere vurmak için hep beni seçer

Dünyaya geleli kırk yılı geçti Onun da yarısı gurbette bitti Bu hesap sonunda bak zarar etti Umarım ilerde kâra da geçer

DARILMA

Elimde değil senden ayrılmak İstiyordum hep yanında kalmak Kapat gözlerini kendini bırak Bir şey diyeceksen gözlerime bak

Darılma ellerini tuttuğum için Darılma gözlerine baktığım için Suç bende değil ki inan ki sende Beni sana çeken güzelliğinde

Çekme ellerini elimde kalsın Gözlerin gözüme takılı kalsın Bakışın her zaman kalbimi yaksın Kabul et bu beden seninle kalsın

Darılma ellerini tuttuğum için Darılma gözlerine baktığım için Suç bende değil ki inan ki sende Beni sana çeken güzelliğinde

BİRAZ GÜLDÜR ALLAH’IM

Ne yaşanmış ne yenmiş bu dünyada Her şey sanki geçivermiş rüyada Senden büyük kim var ki bu dünyada

Şu kulunu biraz güldür Allah’ım Ben çareyi yalnız Sende ararım

Üç gün yaşar, beş gün yaşar göçeriz Senden geldik yine Sana gideriz Tek yaratan bizi Sensin biliriz

Şu kuluna biraz acı Allah’ım Bu dünyada ben de murad alayım

Seni ölüm yaklaşınca anarız Derde düşsek elimizi açarız

Af isteriz kabul olsun duamız

Şu kulunu ne olur affet Allah’ım Sevabımdan fazla ise günahım

YALAN DÜNYADA

Nazı bitmez gonca gülün Feryadı var hep bülbülün Sevenlere haktır zulüm Yalan dünyada dünyada

İnsanoğlu eşsiz doğar Bulana dek eşin arar Bulunca da yuva kurar Yalan dünyada dünyada

Malların var hanların var Kalanlar mirasa konar Sen göçünce belki anar Yalan dünyada dünyada

Çalış, didin, durma düşün

Yarım kalır birçok işin Ecel gelir biter aşın Yalan dünyada dünyada

HEYECAN DUYMALIYIZ BİRAZ HEYECAN

Böyle milli bir günde neden durgunsun? Türküm diye haykır ki sesin duyulsun Gelecek nesile örnek olursun

Heyecan duymalıyız biraz heyecan Böyle bayramları kutladığımız an

Yetmiş yıldır yaşarız Cumhuriyetle Onu hep koruruz şevkle, yürekle Mehmetçik bekliyor topla tüfekle

Heyecan duymalıyız biraz heyecan Cumhuriyet sözünü duyduğumuz an

Benim neslimde bir Kemal varmış Bu Türk ulusuna önderlik yapmış

Bizlere bağımsız vatan bırakmış

Heyecan duymalıyız biraz heyecan Atatürk adını andığımız an

İstiklal Marşını ayakta dinle Sözlerini tek tek oku incele Anlamı büyüktür Türk’üm diyene

Heyecan duymalıyız biraz heyecan İstiklal Marşını okuduğumuz an

Bayrağım süslüsün aylan yıldızlan Rengini almışsın şehit kanından Bu ulus bekçidir korkma dalgalan

Heyecan duymalıyız biraz heyecan Bu şanlı bayrağı gördüğümüz an

GÖZLER YALAN SÖYLEMEZ

Gözler yalan söylemez benden bir şey saklama Köşelere kaçıp ta gizli gizli ağlama

Derdini söyle bana önce bunu bileyim İstersen canım iste sana canım vereyim

Neler düşündüğünü neden söylemiyorsun Böyle suskun durmakla beni de üzüyorsun

Derdini söylemezsen onu kimse bilmez ki Gizli kalan yaranın dermanı bulunmaz ki

PINARBAŞI

Pınarbaşı Kastamonu ilinde Güzelliği herkeslerin dilinde Biz de gittik gördük günün birinde Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

Kalyonları çok uzundur hem derin Köyleri var yaz gecesi hoş serin Duymak yetmez gidin siz de bir görün Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

Pınarbaşı köyleri ve merası Bir turistik belde olmuş burası Safranbolu ile Cide arası Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

Her Ağustos festivali yapılır

Duyanlar hep bu şölene katılır Kuyu kebap pişirilir satılır Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

Ormanları şimdi milli park olmuş İçindeki hayvanlar da hür kalmış Çam kokusu tüm ovaya yayılmış Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

Ilıcanın şelalesi gür akar İnsanları misafiri hoş tutar Kırlarında çiçekleri mis kokar Cennetten bir köşe şu Pınarbaşı

ALLAH VERMİŞ

Allah vermiş dili bize Doğru yanlış konuşuruz İnanırız tatlı söze Dargın olsak barışırız

Allah vermiş eli bize Güç yettikçe çalışırız Bu deryada yüze yüze Rızkımızı çıkarırız

Allah vermiş gözü bize Bütün dünyayı görürüz Tüm nimetler gelir göze Allah’a şükür ederiz

Allah vermiş ayak bize

Yürüyerek dolaşırız Bu dünyada geze geze Hasretlere kavuşuruz

CANIM SEVGİLİM

Ruhuma bir güneş doğuyor sanki Seni gördüğümde canım sevgilim İçimde bir şeyler eriyor sanki Sana değdiğimde canım sevgilim

Uzatma arayı hasret çektirme İçin için beni böyle bitirme Ne olur kapından geri çevirme Sana geldiğimde canım sevgilim

Sensiz mutluluğa nasıl ereyim Her zaman yanımda ol ki güleyim Sanki yıldızlara erer gibiyim Sana erdiğimde canım sevgilim

ŞİİR TUTKUSU

Ta… gönlümden gelensin Sen içimi bilensin Kalem sensiz neylesin Sensiz yapamam şiir

Şarkılarda güftesin İlhamımla gelensin Sen her zaman benlesin Sensiz yapamam şiir

Şaire dil olursun Özünde sır dolusun Sen içimde tutkusun Sensiz yapamam şiir

AZALAN SABIR

Seni yıllar yılı bekledim durdum Gelecek üstüne hayaller kurdum Kalmadı bu aşkta artık umudum

Bitiyor içimde bir bir hevesler Seni beklemeye çok sabır ister

Nerede bu aşkın ilk heyecanı Boş yere kararttın benim dünyamı Senin bu yaptığın bana reva mı?

Bitiyor içimde bir bir hevesler Seni beklemeye çok sabır ister

Benim kadar kimse seni beklemez Bıktıran nazını kimse çekemez

Bu yalanlarını asla dinlemez

Bitiyor içimde bir bir hevesler Seni beklemeye çok sabır ister

BENDE İLK DUYGU

Seni ilk görmüştüm hatırlıyorum Başladı bir tanem bende bu duygu İçinden bir türlü çıkamıyorum Nasıl baş edeyim, bu nasıl duygu

Güzel gözlerin de umut doluydu Bakınca kalbime bir şeyler oldu Benim aradığım demek ki buydu Beni ne hallere koydu bu duygu

İçimde olanı anlayamadım Âşık mı olmuştum inanamadım Gözümü gözünden ayıramadım Beni sana esir etti bu duygu

Seninle var olmak öyle güzel ki Sensiz yaşamayı düşünemem ki Başka bir âlemde yaşatır sanki Yaşatır bir tanem beni bu duygu

BİR GENÇ KIZIN DÜŞLERİ

Gelinlik çağına gelmişti genç kız Artık geceleri geçer uykusuz Hayalleri şimdi bir tozpembesi Bekliyordu beyaz atlı prensi Kaptırdı gönlünü yağız yiğide Duramaz olmuştu artık yerinde Hayalleri gerçek olacak mıydı? Bulutlar üstünde uçacak mıydı? Evlilik hayali düştü gönlüne Uçacaktı beyaz gelinliğiyle Bir gün düğün dernek kuruluverdi O da sandı şimdi murada erdi Evlilik başında her şey güzeldi İlk cicim ayları mutluyum derdi Yakında bir yavru doğuracaktı Annelik nasıl şey anlayacaktı Beklenen sevimli geldi dünyaya Daha bir mutluluk doldu yuvaya

Kadının işleri çoğalıyordu Ev işi, çocukla yoruluyordu O cicim ayları geçmişti zaten Kocası evine gelmezdi erken Başladı yuvada artık dırdırlar Arada dargınlık, bazen kavgalar O da razı oldu kendi bahtına Genç kızlık günleri geldi aklına Dedi o düşleri boşa kurmuşum Gerçekler başkaymış bak aldanmışım

ARDIMDA KALAN

Bu dünyaya geldik gitmemiz yakın Ne bıraktık ardımızda kalmaya Kitaplarda şiirlerim var bakın Okursanız yeter beni anmaya

Geçmezlerse kabrimin yanından İsmim gider kaybolursa mezarım Şiirimi kim okursa ardımdan Bir Fatiha okunmuşa sayarım

Sağlığımda duymadılar ismimi Öldüğümde belki meşhur olurum Daha önce görmediysen cismimi Bu kitapta resim olmuş dururum

İTİP DE GEÇME

Her bir yerimden bak vurdular beni Sen bari yanımdan gülüpte geçme Yerlere düşmüşüm uzat elini Sen bari yanımdan itip de geçme

Kalkmayı denedim yere ittiler Dost diye bildiğim kaçıp gittiler Görenler halime gülüp geçtiler Sen bari yanımdan itip de geçme

Ben böyle değildim ne hale geldim Her gün dertlerime bir dert ekledim Son umut yolunda seni bekledim Sen bari yanımdan itip de geçme

HASRET

Yeter ki sevdiğim yolumu bekle Bir gün geleceğim elim çiçekle Günümüz geçiyor hasret çekmekle Ah şu gurbet elin gözü kör olsun

Hasret kaldım gözün ile kaşına Resmin astım yatağımın başına Bu aşkımız erdi dokuz yaşına Ah şu gurbet elin gözü kör olsun

Kendim gurbet elde gönlüm sılada Seni de eritti hasret orada Mektubun gecikir bazen postada Ah şu gurbet elin gözü kör olsun

Bu hasretlik çok yakında bitecek Bizlerin de artık yüzü gülecek Biraz sabret bu günler de geçecek Ah şu gurbet elin gözü kör olsun

BİRİ DOĞDU BİRİ ÖLDÜ

Bir acı fren sesi bir acı çığlıkla İrkildi yerinden duyanlar Bir kaza olduğu belli Koşuştu duyanlar o yöne gördüler Arabanın altında yatan hamile kadını Karnı burnundaydı zavallının Bir acele attılar hastaneye Kadın komada ya karnındaki Günü gelmiş dediler doktorlar Ameliyatla aldılar çocuğu Gayet sıhhatli bir oğlan geldi dünyaya Ne yazık ki anneyi kurtaramadılar İlk feryadında acılar vardı bebeğin O da sanki doğduğuna pişmandı Bebek anayı göremedi, ana bebeğini ne yazık ki Sevip saramadı, basamadı bağrına sıkı sıkı Bebek te göremedi annesinin sıcak kucağını Ak sütünü ememedi

Verdiler bebeği bir yuvaya Artık orasıydı yeni evi Bakıcı kadın annesi, yuva müdürü babası oldu Babası bakamam demişti bu el kadar çocuğa Ve bir daha aramamıştı yavruyu Şimdi her şeyden habersizdi Yarın büyüyünce ne diyeceklerdi ona Aklı erince çok şey soracak Yuvadaki bakıcılara Ama her cevap acı olacak onun için Onu bu dünyaya getirenleri tanımadan Büyüyecek gelişecekti Okuyacak büyük adam olacak belki ama İçindeki çocuksu duyguları tutuk kalacak Ve ana baba şefkatini asla tadamayacak Bulamayacak

BEKLE GÖR

Sabır vardır her mutluluk başında Sabretmeyen erir hayat taşında Yeni umut başlar günün başında Gün doğmadan neler doğar bekle gör

Kuşlar öter her seherin yeline Çiçek bile büyür gece serinde Umutların kaybolmasın gönlünde Gün doğmadan neler doğar bekle gör

İnsanoğlu çilelerle yoğrulur Her üzüntü sanma hayat sonudur Bu dünyada mucizeler doludur Gün doğmadan neler doğar bekle gör

SİZİN SOKAKTA

Dün gece bir türlü uyku tutmadı Dolaştım delice sizin sokakta Kapını gözledim kimse çıkmadı Umutla bekledim sizin sokakta

Ne çabuk gecenin yarısı oldu Bekçi düdükleri üst üste çaldı Yanımdan geçenler kimsesiz sandı Oturup beklerken sizin sokakta

Üşüdüm içkimden aldım bir yudum Şişemi sakladım koynuma koydum Evlerden karışık çok sesler duydum Kavgalar dinledim sizin sokakta

Işıklar sönünce her yer karardı

Odanda belirsiz bir ışık vardı Bütün mahalleli uykuya daldı Bense uyumadım sizin sokakta

Bir ara dalmışım uyanıverdim Horoz sesleriyle kendime geldim Aydınlık olmadan gideyim dedim Sabahı etmişim sizin sokakta

SEVDİM SENİ İZMİRLİ

İzmir’i gezdim biraz Kızlarında gördüm naz Hepsinde cilve neşe Yerlerinde duramaz

Yanakları gamzeli Sevdim seni İzmirli Bey babandan istesem Seni bana verir mi?

Yürüyorlar kol kola Alsancak’tan Kordon’a Esmer var sarışın var Düştüm kumral ardına

Bakışları süzmeli

Gel İzmir’in güzeli Seni koluma takıp Kordon boyu gezmeli

Fuarında eğlence Geziyorum her gece İzmir bir rüya gibi Hele bir de sevince

SOKAK ÇOCUĞU

Ağzında sigara yüzünde kirler Eskimiş, yırtılmış sırtındakiler Gelenden geçenden bir yardım bekler Başıboş dolaşır sokak çocuğu

Evinden kaçmıştır sokakta yatar Farkında olmadan batağa batar Verilen her şeyi bilmeden satar Her yola alışır sokak çocuğu

Surların kovuğu ona ev olmuş Yattığı hasırlar çürümüş kokmuş İçki şişesiyle bir dünya kurmuş Alkole alışır sokak çocuğu

Kader mi atmıştı onu buraya

O da özlem çeker sıcak yuvaya Üşürse sarınır yırtık paltoya Soğukla savaşır sokak çocuğu

Mutlu bir yuvaya hasret çekerek Issız köşelerde yaşam sürerek Yaşından da büyük suç işleyerek Umutsuz dolaşır sokak çocuğu

Gelin sahip çıkalım bu çocuklara Bu durum toplumda kanayan yara Bir şeyler yaparsak eğer onlara Bizlerle barışır sokak çocuğu

GELECEĞİM BİR TANEM

Geleceğim bir tanem kavuşmamız yakında Nerde diye beklerken göreceksin karşında Önce biraz şaşırıp ben miyim bakacaksın Açılan kollarıma sevinçle koşacaksın

Sil artık gözyaşını çık bekle yollarımda Görmek istiyor canım seni hep kollarımda Hazır et çeyizini bu yılın baharında Düğün dernek kuralım biz de köy meydanında

BİR TAŞI SEVSEYDİM ONUN YERİNE

Dediler kendine yazık etmişsin Ne diye bağlandın böyle birine Geçen yıllarımı zehir etmişim Bir taşı sevseydim onun yerine

Duygusuz, manasız o terk edişi Yalanla doluydu her söz verişi Onun sevgi ile yoktu bir işi Bir taşı sevseydim onun yerine

Ne bir ruhu vardı ne seven kalbi Nasıl da aldandım böyle birine Bana ızdıraptan başka ne verdi Bir taşı sevseydim onun yerine

ŞEHİT GİTTİ OĞLUMUZ

Bir acı haberle yıkıldık o gün Dediler oğlunuz vuruldu bugün Işığı karardı yer ile göğün Bir kahpe kurşuna gitti oğlumuz

Büyüttük getirdik yirmi yaşına Askere yolladık hudut başına Ağlamak dövünmek artık boşuna Bir kahpe kurşuna gitti oğlumuz

Telefon etmişti biraz önceden Demişti sağ salim geldik görevden Biz bu habere tam sevinmeden Bir kahpe kurşuna gitti oğlumuz

Düşmanı kalleştir meydana çıkmaz Hepsi de canidir asla acımaz Böyle bir acıya yürek dayanmaz Bir kahpe kurşuna gitti oğlumuz

Ölümün her şeyi bitirdi işte Yapılan planlar kaldı hep düşte Evlilik niyeti vardı dönüşte Bir kahpe kurşuna gitti oğlumuz Bize tek teselli şehit gidişi Bu vatan uğruna canı verişi Bayraklı tabutla eve gelişi Yüreklere ateş saçtı oğlumuz

Bu ölüm Allah’ım ona çok erken Ardından ağıtlar yaktık gömerken Görevi azaldı diye beklerken Bir tabut içinde geldi oğlumuz

Oğlumuzu verdik vatan sağ olsun Artık anaların gözü kurusun Bu cani ruhlardan hesap sorulsun Kabrinde rahat etsin oğlumuz

BAHARDA SABAHLAR

Bahar sabahları kalkınca erken Hayat bir başkadır yoldan yürürken Tan yeri ağarır güneş doğarken O güne bir başka giriyor insan

Etrafta kuşların cıvıltısını Yeşil yaprakların hışırtısını Deredeki suyun şırıltısını Duyunca bir başka oluyor insan

İçine çekince temiz havayı Daha çok seviyor insan dünyayı Sessizlik içinde güzel doğayı Görünce bir başka oluyor insan

DÜĞÜN

Dün geçtim evinin yanı başından Çalgılar şarkılar sanki bir düğün Sesleri dinledim köşe başından O cümbüş kahkaha neydi be gülüm

Ansızın bir ateş düştü gönlüme Dedim o sevdiğim olmasın gelin Yanımdan geçerken sordum birine Dedi ki o evden gidiyor gelin

Demek ki düğünün vardı bu gece Sen benim dünyamı yıktın be gülüm Sana mutluluklar bana işkence Senin de canın sağ olsun be gülüm

Dönmeni beklerim senin demiştin

Demek ki ben yokken sen de değiştin Birlikte oluruz diye gelmiştim Sen de mi bir sille vurdun be gülüm

İLK GÜNKİ GİBİ

Otuz yıl önceki maziye daldım Seni tanıdığım ilk günü andım Ben seni sevmekten hiç usanmadım Sana sevgim hâlâ ilk günki gibi

Yaşımız orta yaş bir çağa geldi Çocuklar yuvada mutluluk verdi Yıllar aşkımızı eskitemedi Sana olan aşkım ilk günki gibi

Otuz yıl aradan geçti ne zaman Birlikte mutluluk duyduk her zaman Seninle baş başa olduğum her an Duyduğum heyecan ilk günki gibi

MERHABA ÜSTADIM

Merhaba üstadım saygılar sana Gurbette özlemler yetiyor cana Ne zaman kavuşsam canım vatana Gözlerim yaşarır hemen üstadım

Vatanda hasretlik gurbet değildir Her yeri insanın kendi ilidir Yurdundan uzaksan gurbet denilir Kaldıysan anlarsın bunu üstadım

ACELEN NE Kİ

Bu acelen ne ki hey peri kızı Senin de sevdiğin olacak bir gün Derinden başlayıp tatlı bir sızı Senin de kalbini saracak bir gün

O güzel endamın canlar yakacak Sevenler ardından her gün koşacak Karşına sevdiğin biri çıkacak Senin de boş kalbin dolacak bir gün

Kısmetin çıkıp da yuva kurunca Mutluluk evine dolacak bir gün Aşkın meyvesi bir çocuk doğunca Senin de kucağın dolacak bir gün

Yıllarca hep dostun bildiğin ayna

Senin de düşmanın olacak bir gün Özenle baktığın ipek saçına Senin de beyazlar dolacak bir gün

BÖYLE BİRİ VARDI

Sanki bal akardı tatlı dilinden Bana bağlanmıştı içten gönülden Tebessüm gitmezdi güzel yüzünden Böyle biri vardı mazide kaldı

Gözleri ışıktı sanki parlayan Coşkun ırmak gibi sevgi çağlayan Beni bu hayata sonsuz bağlayan Böyle biri vardı mazide kaldı

Ne istesem ondan hemen yapardı Tanrıdan sonra bir bana tapardı Sevgisi ömrüme ömür katardı Böyle biri vardı mazide kaldı

SENİ SEVEN BİRİ VAR

Yeter kalbimi kırma Beni boş yere vurma Bu kadar kalpsiz olma Seni seven biri var

Hep sevilirsin sanma Her gülene aldanma Bu fırsatı kaçırma Seni seven biri var

Artık çekemem yeter Bu iş burada biter Aşkıma sevgi göster Seni seven biri var

BİR DAĞ KÖYÜNDEYİM İSVİÇRE’DE

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Dağları kışın bembeyaz olur Baharda her taraf yeşil bir cennet Yüksek dağlar arasında düzlük bir vadi Kıvrıla kıvrıla bir ırmak akar Irmak kıyısında dizilmiş köyler

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Dağlardan şelaleler hiç durmadan akar Eriyen karların o buzlu suyu Çağlayarak iner karışır ırmaklara Süratle akar gider uzaklara

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Yurdumdan uzakta başka beldede Kar yağınca insanlar seviniyor Çünkü hepsi kayak sporu yapıyor

Kayak bölgelerine koşuyor Köyden köye trenler çalışıyor Her köyde fabrika bacaları tütüyor

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Yazın büyük tepeler nasıl da değişiyor Zirvesine kadar yeşil çarşafa bürünür Uzun, dümdüz, kalem gibi çam ağaçları Bulutlarla kucaklaşır Aniden bir sis bulutu çöker tepelere Birden yok olur o koca dağlar Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de O gençlik yıllarım şimdi nerede Bir ömür tükettim şu İsviçre’de Tarımcılık yok hayvancılık var buralarda İri yapılı dolgun memeli Kahverengi inekleri var Yazın altı ay otlarlar kırlarda Kışın beslenirler ahırlarda

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Ailemle otuz beş yıl geçti bu yerde Çocuklar burada doğdu büyüdü Evlendiler torunlar doğdu Biz artık yaşlanıyoruz Yurda dönme zamanı geldi artık

Kantonumuz Glarus köyümüz Haslen Köyümüz bir tepe üstünde kurulmuş Alt kısmından deresi akıyor Kıyısında fabrikalar çalışıyor Her fabrika elektrik ihtiyacını Bu dereden akan sulardan üretiyor

Bir dağ köyündeyim ben İsviçre’de Bizler birinci nesil artık dönüyoruz Vatanımıza kavuşmanın sevinci Ve burukluğu var Çünkü evlatlarımızı ve torunlarımızı Gurbette bırakarak dönüyoruz

Otuz beş yılı bitirerek Elveda gurbet elveda İsviçre

ÇOCUKLUK GÜNLERİM

Bugün o çocukluk günlerimi andım Kimine sevindim kimine yandım Anamdan doğmuşum ben ilkbaharda Çiftçilik yaparken bir kasabada

Küçüktüm oynardım tel arabamla Pazara giderdim bazen anamla Çocuk aklı işte bilmezdim yoktan İlle de isterdim kâğıt helvadan

Bilirim eskiden çok kar yağardı Evimiz boyunca karlar dolardı Tepeden kayardık zevkle merakla Babamın yaptığı tahta kızakla

Çocuklar sıraya girerdi tek tek Hepsi de isterdi kızağa binmek Okula giderdim karda çamurda En tatlı anılar geçti orada

Siyah önlüğüm vardı patiska yakam Kapağı menteşeli tahta bir çantam Okul çıkışında misket oynardık Her işi unutur oyuna dalardık

Bir çift eşeğimiz vardı çalışkan Bizi arabayla her gün taşıyan Koşuşup oynardık yeşil kırlarda Uçurtma uçurduk çayırlıklarda

Bayramda el öper gezip hoplardık Lokum, şeker, mendil, para toplardık Sevinçle gezerdim akranlarımla Bayramlık o lastik ayakkabımla

Benim oyuncağım kumla çamurdu Şimdi bilgisayar oyuncak oldu Benim çocukluğum yoklukla geçti

O günden bu güne çok şey değişti

Hikâye 1950-1960 yıllarında Çerkezköy-Tekirdağ’da

ŞİİR ŞÖLENİ

Merhaba şiire gönül verenler Merhaba bu güne şeref verenler Gönülden sizlere selam sevgiler Şu gönlüm sizlerle coşuyor dostlar

Bir garip şairim şu gurbet elde Şölene hasretim böyle bir yerde Şiirle yaşanan bu güzel günde Şu gönlüm sizlerle coşuyor dostlar

Şiiri dinleyen çok yokmuş olsun Şairin gönlünde sevgi sağ olsun Bu şölen bizlere hayırlı olsun Şu gönlüm sizlerle coşuyor dostlar

NEDİR ARDINDA KALAN

Ölüm yakın nedir ardında kalan Hiç hayır hasenat yapıyor musun? İbadettir seni orda kurtaran İslam’ın şartına uyuyor musun?

Kitap inmiş kullar okusun diye Arada Kur’an’ı açıyor musun? Zenginim diyerek övünmen niye Düşküne bir yardım ediyor musun?

Ekmeği su ile katık ederek Yiyenin halini biliyor musun? Bugün de karnımız doydu diyerek Allah’a şükürler ediyor musun?

Her yıl gelir on bir ayın sultanı Borç olan orucu tutuyor musun? Bu toprak altında şehit yatanı Dualar okuyup anıyor musun?

Küçüğüne gereken sıcak sevgiyi Her zaman gönülden veriyor musun? Büyüğüne saygıyı ve ilgiyi Göstermek görevin biliyor musun?

Eyy.. Bak Âdemoğlu bu dünya fani Kıyamet günü var biliyor musun? Oraya gerekli güzel ameli Şimdiden hazırlık yapıyor musun?

GURBETTE ŞAİRLER GÜNÜ KUTLADIK

Nisanın üçüncü pazar gününde Çiçekli, güneşli bahar gününde İsviçre ortası Zürih şehrinde Gurbette Şairler Günü kutladık

Bir grup şairle el ele verdik Şiirle sevgiyi birlikte derdik Şöleni, hasreti biraz giderdik Gurbette Şairler Günü kutladık

Şairlerin de artık bir günü oldu Tarihe geçecek bir konu oldu Gurbette kutlamak duygulu oldu Gurbette Şairler Günü kutladık

Şiir sevenlerin istekleriyle

Gelen şairlerin destekleriyle Seneye buluşma dilekleriyle Gurbette Şairler Günü kutladık

SENİ BULMAK NE GÜZEL

Ne iyi ettin de döndün geriye Yeniden birlikte olmak ne güzel Ben hasret kalmışken aşka sevgiye Seninle el ele olmak ne güzel

Gözledim bıkmadan senin yolunu Unutturdu bana yorgunluğumu Kaybettim sandığım mutluluğumu Yeniden seninle bulmak ne güzel

Bir daha ayrılık olmasın asla Sensiz hep günlerim geçiyor yasla Sevdiğim başını göğsüme yasla Seninle baş başa olmak ne güzel

Aşkımız saklıdır geçen yıllarda En tatlı anılar hatıralarda Eski günler gibi yeşil kırlarda Yeniden seninle koşmak ne güzel

ARAYIŞ

Nerden düştüm ben bu aşka Bir gün beni öldürecek Bu yerlerde senden başka Beni yok ki güldürecek

İçimdeki şu ateşi Bulamadım söndürecek Gözlerimden akan yaşı Sensin ancak dindirecek

Bekliyorum hep gelmeni Alamadım haberini Nazlı yârimin yerini Bana yok mu bildirecek

İSTEMEZDİM OLDU BİR KERE

Bu sevgi sonsuza sürsün diyorduk Gelecek günlere hayaller kurduk Yaşanan bu aşkta böyle kırgınlık Olsun istemezdim oldu bir kere

Uzunca bir zaman geçti aradan Bilirim dargınsın bu olanlardan Son defa fikrini sana sormadan Gitmek istemezdim oldu bir kere

Sevgilim ne olur affetsen beni Anlatmak istedim sana sevgimi Bir sözle kırılan hassas kalbini Kırmak istemezdim oldu bir kere

NEŞEMİZ HEP BÖYLE OLSUN

Bugün ben çok neşeliyim Sevdiğimle el eleyim Şarkıları söyleyelim

Böyle olsun böyle olsun Neşemiz hep böyle olsun

Sevdiğim varken yanımda Geziyorum hülyalarda Sanıyorum rüyalarda

Böyle olsun böyle olsun Her günümüz neşe olsun

İstiyordum hep yanımda Şimdi erdim ben murada

Sevmek ne hoşmuş dünyada

Böyle olsun böyle olsun Sevgimiz hep böyle olsun

UNUTULMAZ İLK GÖZ AĞRISI

İlk göz ağrısı bir başka olur İlk tatlı heyecan onda yaşanır Ondan başka kimse yoktur sanılır

Unutulmaz derler ilk göz ağrısı Ne yazık ki alır onu başkası

Kendini kendinde henüz ararken Bir bakış kalbini tuhaf yaparken Tatlı duyguları ilk kez yaşarken

Yakar seni yakar ilk göz ağrısı Ne yazık ki alır onu başkası

Aklına düşünce onu anarsın Tatlı hayallere sık sık dalarsın

Bir gün bakmışsın ki boşa ararsın

Unutulmaz derler ilk göz ağrısı Ne yazık ki sever onu başkası

İYİ Kİ KARŞIMA YENİDEN ÇIKTIN

Uzunca bir zaman görmedim seni Sandım ki buradan uzağa kaçtın Yaşarken baharın bu son demini İyi ki karşıma yeniden çıktın

Bundan sonra âşık olamam sandım Eski duyguları tadamam sandım Karşımda görünce heyecanlandım İyi ki karşıma yeniden çıktın

Hep aynı güzellik, aynı huydasın Tatlı işvelerle aynı nazdasın Küllenen arzuma ateş saçarsın İyi ki karşıma yeniden çıktın

Biraz olsun andık o anıları Sık sık yaşayalım bu duyguları Umutla beklerim ben yarınları İyi ki karşıma yeniden çıktın

ŞU GARİP KALDIĞIM GURBET ELLERDE

Beklerim baharı beklerim yazı İçimi yakıyor bir buruk sızı Çıkılmaz yollara düşerim bazı Şu garip kaldığım gurbet ellerde

İçerim badeyi, içerim meyi Yine meze yaptım tüm özlemleri Bu gecede buldum kalacak yeri Şu garip kaldığım gurbet ellerde

Kapıldım giderim coşkun bir sele Çekmekle biter mi bu kadar çile Görmedim huzuru bir kere bile Şu garip kaldığım gurbet ellerde

YORGUNLUK

Bu aşk ikimizi yordu sonunda Ne sende ne bende bir mecal kaldı Arzular duruldu aşk pınarında Ne sende ne bende heyecan kaldı

Saçımız ağardı yaşlılığından Yüzümüz değişti yorgunluğundan O gençlik yılları çılgınlığından Ne sende ne bende bir eser kaldı

Huzur arar gönlüm bir şey istemez Bir çift tatlı sözü kimse söylemez Artık şu yolumu kimse gözlemez Yolumu bekleyen bir ecel kaldı

GİTTİN ARTIK BABACIĞIM

Aldım acı haberini Kaldırmışlar cenazeni Göremedim nur yüzünü Gittin artık babacığım

Son nefese eremedim Bir yudum su veremedim Nasıl gittin bilemedim Göremedim babacığım

Çocuktuk, bizi korudun Çalıştın, bizi doyurdun Dinlenmedin, hep yoruldun Şimdi dinlen babacığım

Uzun yıllar ayrı düştüm

Senede bir elin öptüm Gelmeyince belki küstün Affet beni babacığım

Gurbetteydim varamadım Başucunda duramadım Son arzunu soramadım Çok üzgünüm babacığım

Seksen iki yıl yaşadın Dinlenmekti son muradın Hastalığa yakalandın Acı çektin babacığım

Durdum kabrinin başında İsmini gördüm taşında Sanki sen vardın karşımda Unutamam babacığım

Çektin bizlerin kahrını Şimdi anladım farkını Senin babalık hakkını Ödeyemem babacığım

Tatlı sesin kulağımda Son öpüşün yanağımda Her zamanki yatağında Göremedim babacığım

Mezarına çiçek diktim Üzerine sular döktüm Rahmetine dua ettim Rahat uyu babacığım

VADE DOLARKEN

İnsan ölüm denen son olan vadeyi bilseydi eğer Böyle umutla yaşayabilir miydi hiç? Yok, hayır bilmemeli bence Tanrı da öyle uygun görmüş zaten Böylesi daha iyi, daha güzel Yarına çıkmaya senedimiz yok ama umudumuz var En güzeli, en sağlamı bu bence Senet olsaydı belki sahteleri çıkardı, haciz konardı ömrüme

Vade bilineydi eğer Yarın ölecekmiş gibi ibadet yapılır mıydı? Hiç ölmeyecekmiş gibi çalışır mıydık? Ya bilseydik vadenin tarihini Her şeyden soğur, küserdik dünyaya geldiğimize Ecel denen vadeyi bilmeyince insan Baksana ne kadar mutlu Çocukken pembe dünyalarda

Gençlikte, sevda masallarında Orta yaşta durgun, tecrübeli Yaşlılıktaki duygularda başka bir tat da olmalı ki Ondan da memnun insanoğlu Bazen ecele çok yaklaştığımızı hissederiz Bir kriz, bir kaza, bir deprem anında Vadeyi uzatmak için direnir insan sanki Umut vadeyi biraz daha ileriye iter itmeye çalışır Ta.. ki son kalp atışına Ruhun bedenden ayrılışına kadar

ÇABUK DÖN GERİ

Bu gece bir tuhaf oluyor içim Senden ilk kez ayrı kaldığım için Sabrım tükendi sıkılır içim

Sensin şu gönlümün bir tek kederi Gittiğin yerlerden çabuk dön geri

Sensiz birkaç günüm yıl oldu bana Özledim gelirim senin yanına Ayrılık tak etti artık canıma

Sensin şu gönlümün bir tek kederi Gittiğin yerlerden çabuk dön geri

İlk defa ayrılık tadını tattım Sana da zor gelmiş bunu anladım

Yaralı kuş gibi kırık kanadın Sensiz şu gönlümün bir tek kederi Gittiğin yerlerden çabuk dön geri

Senden ayrı bir gün hiç yaşamadım Bu yalnızlığımla barışamadım Gel bu ayrılığa alışamadım Sensin şu gönlümün bir tek kederi Gittiğin yerlerden çabuk dön geri

SANKİ

Ne zaman yanımdan gidecek olsan İçimden bir şeyler kopuyor sanki Ne zaman birazcık uzakta kalsan Bir şey beni sana çekiyor sanki

Ne olur sevdiğim etme böyle naz Ayrı kalmamıza gönlüm dayanmaz Ne zaman yolunda beklesem biraz Ömrümden birkaç yıl geçiyor sanki

Sen varken her taraf günlük güneşlik Ardından karanlık çöküyor sanki Korkutuyor beni meçhul sessizlik Dünyada tüm hayat duruyor sanki

ONUN ADI AŞK SEVDADIR

Bir çift göze bakıyorsan Dalıp dalıp gidiyorsan Rüyadayım sanıyorsan Onun adı aşk sevdadır

Görmeyince özlüyorsan Yollarını gözlüyorsan İçin için yanıyorsan Onun adı aşk sevdadır

Gözlerine bakıyorsa Bir şey seni çekiyorsa İçin bir hoş oluyorsa Onun adı aşk sevdadır

GEL HEY CANIMIN CANANI

Gideceğin yol bu yoldur Gönüllerde sevgi boldur Al testini sen de doldur Gel hey canımın cananı

Gözlerinin yaşı ile İçindeki coşku ile Kalpte Allah aşkı ile Gel hey canımın cananı

Allah aşkı sevgin olsun Sen de gel ki birlik olsun Gönlün artık huzur bulsun Gel hey canımın cananı

Dergâhımız Allah için Düşünürsün söyle niçin? Geçmişlerin canı için Gel hey canımın cananı

ANNEM

Anam anam yaşlı anam Kaldın bir tek başlı anam Gözü her gün yaşlı anam Senin hakkın ödenir mi?

Ben yoktum beni var ettin Can verdi bana ak sütün Kollarını yastık ettin Senin hakkın ödenir mi?

Çocukların hani beşti Onlarla yüzün güleçti Hepsi de yuvadan uçtu Senin hakkın ödenir mi?

Bir gariptir halin belli Babamız buradan göçeli Yalnız kaldın sen temelli Yalnızlığın çekilir mi?

Çocuklarım nerde dersin Yolumuzu sen gözlersin Anamızsın hep seversin Sevgin inkâr edilir mi?

Oğlun Haşim seni anar Özlemine şiir yazar Düşündükçe o da sorar Hasret bir gün tükenir mi?

MİSAFİRİM DÜNYADA

Bu ölüm bana da gelecek bir gün Ne zaman nerede bilemiyorum Bak gücüm sıhhatim yerinde bugün Yarına çıkarım diyemiyorum

Şimdi tam orta yaş bir çağımdayım Ne kadar yaşarım bilemiyorum Misafir gelinmiş bir dünyadayım Daha çok kalırım diyemiyorum

Ömrümü uzatır her bir nefesim Kaç kere alırım bilemiyorum Dünyada olacak birçok işlerim Bitince giderim diyemiyorum

Ömrüme konulan bu miyadımı Şu kadar sürecek diyemiyorum Mahşerde sorulan günahlarımı Tanrım affeder mi bilemiyorum

MAVİ BONCUKLUM

Mavi boncuklu yarim Olma bu kadar zalim Sen buradan gidersen Ne olur benim halim

Bak peşine düşerim Bir köşede beklerim Sarılırım öperim Ne olur senin halin

Bizi öyle görseler Seviyormuş deseler Seni bana verseler Şen olur benim halim

SEVMEYİ UNUTTUM

Sen yanımda iken her şey güzeldi Duygular, özlemler hep tozpembeydi Ardından her taraf kararıverdi Ben sensiz sevmeyi unuttum artık

Seni düşündükçe dalarım düşe Teselli etmiyor beni bir şişe Ne kadar içsem de vermiyor neşe Ben sensiz sevmeyi unuttum artık

Kalmadı bir şeyin tadı inan ki Sensiz olan aşkta heyecan yok ki Şu kalbim sevgiye kapandı sanki Ben sensiz sevmeyi unuttum artık

DÜŞMÜŞ BİR KERE

Ne desen nasihat ona faydasız Genç yaşta hayata küsmüş bir kere Ona geri dönüş artık faydasız Dönülmez yollara düşmüş bir kere

O da herkes gibi sevmeye kalkmış Yıllarca boş yere kendini yakmış Gönül kapısını çoktan kapatmış İçinde ateşler sönmüş bir kere

Gönül sevdasına hiç inanmıyor Onun dünyasını yıkmış bir kere Kimseyi kendine dost edinmiyor Yalancı dostlardan bıkmış bir kere

Yatar köşelerde meydana çıkmaz

Sararmış benzi kendine bakmaz Ne kadar dirense ayağa kalkmaz Felek sillesini vurmuş bir kere

SOKAK DİLBERİ

Kaşları kalemdir, gözleri çakır Açılır rüzgârdan eteği fırfır Duramaz yerinde hep fıkır fıkır Geziyor hovarda sokak dilberi

Saçları boyalı buğday sarısı Kimse bilmez onu kimin karısı Evine geliyor gece yarısı Geziyor hovarda sokak dilberi

Kirpikleri takma, gözü boyalı Yürüyüşü kıvrak hem de havalı Yeni bir sevgili buldu bulalı Evinde durmuyor mahalle dilberi

NEŞELİ BAHÇEDE

Şarkılar hoş sesinde Sevgi var namesinde Söylenir hanesinde Her gün neşeli yârin

Vardım penceresine Hayran oldum sesine Doyulmaz sevmesine Böyle neşeli yârin

Bülbülün hoş sesinde Güzeller neşesinde Eğlenir bahçesinde Her gün neşeli yârin

BENİ SEVEN BİRİ VAR

Yaşamaya doyamam Hiç yerimde duramam Şimdi her günüm bayram Beni seven biri var

Şaşma bu halim neden İçiyorum neşeden Bugün içkiler benden Beni seven biri var

Kalbim seveni buldu İçim mutluluk doldu Dünyalar benim oldu Beni seven biri var

ALLAH YARATMIŞ

Hiç kusur bulunmaz güzelliğinde Özenmiş bezenmiş öyle yaratmış Tatlı bir bakış var o nur yüzünde Seni böyle güzel Allah yaratmış

Söyleniyor adın hep dilden dile Endamın benziyor bir gonca güle Kıskanıyor seni melekler bile Seni böyle güzel Allah yaratmış

Seninle her zaman birdir kalbimiz Beni sana seni bana yaratmış Ruhun da sevgin de öyle tertemiz Seni böyle güzel Allah yaratmış

ELVEDA DOSTLARIM

Üzülmeyin dostlar bu ayrılıktan Beni bilenlere olsun elveda Artık geri dönmem bu yolculuktan Elveda dostlarım size elveda

Ömür nasıl geçti anlayamadım Şairdim sesimi duyuramadım Dünyada sizlere hiç doyamadım Elveda dostlarım size elveda

Ölüm hepimize er geç gelecek Vade nerde ise orda bitecek Herkes en sonunda kefen giyecek Elveda dostlarım size elveda

İster biraz yaşa ister çok yaşa

Akıbet gelecek sonunda başa Dilerim ömrünüz geçmesin boşa Elveda dostlarım size elveda

Geriye ne kalır dostluktan başka Vakit olacak mı ömründe aşka Birlikte ne gider hayırdan başka Elveda dostlarım size elveda

ÖYLE BİR HASRET

Resmine baktıkça o güzelliğin Açıyor gözümde güller misali Çekmesi zor olan şu hasretliğin Yanıyor içimde çöller misali

Beklemek imkânsız gelecek yazı Taşıyor sabırlar göller misali Tarifi imkânsız özlem ve arzu Coşuyor içimde seller misali

Bedenim savrulur her gün bir yana Geziyor dümensiz sallar misali Kavuşma günleri yaklaştı ama Geçmiyor bir türlü yıllar misali

SEN DE HAYIRSIZ ÇIKTIN

Çıkmıştın ilk karşıma Gitmiştin çok hoşuma Yazık benim şansıma Sen de hayırsız çıktın

Bu aşktan çabuk bıktın Umutlarımı yıktın Şimdi çok geç anladım Sen de hayırsız çıktın

Dünya kimlere kalmış Herkes zevkine dalmış Hayırlı dost kalmamış Sen de hayırsız çıktın

GÜN BATIŞINDA

Bir ilkbahar akşamıydı senin gidişin Güneş batıya yönelmiş Senin gittiğin yönde Karanlıklar bırakarak Yavaş yavaş kayboluyordu gözden Bense senin ardından bakıp kalmıştım Üzgün ve suskun O gün bu gündür sevmem gün batışını Bana ayrılığı hatırlatır hep Günün sona erişi Mutlulukların da sona erişi gibi gelir bana Sen de tıpkı o güneş gibi Uzaklaştıkça kayboldun gözümden O günden bugüne ne seni gördüm Ne de bir haberini aldım Gittiğin yerlerden Bir haber bir selam gönder Seni asla unutmuyorum

Senin de beni unutmadığını biliyorum Umutlar içinde hep bekliyorum

SEVGİ ÜSTÜNE BİR DÜNYA

Bu dünya değişti tadı kalmadı Kardeşten kardeşe ilgi kalmadı Dostluklar azaldı sevgi kalmadı Bir dünya kuralım sevgi üstüne

Savaşlar çıkıyor bilmem ne diye İnsandan insana bu zulüm niye Çocuklar büyüyor hasret sevgiye Bir dünya kuralım sevgi üstüne

Barışı, huzuru kaybetmeyelim Acılar silinsin her gün gülelim Her şeyi canımız gibi sevelim Bir dünya kuralım sevgi üstüne

Yeşil tabiatı kurutmayalım Çiçek ve kuşları unutmayalım Kimseyi küstürüp darıltmayalım Bir dünya kuralım sevgi üstüne

Birçok çocukların karınları aç Bir dilim ekmeğe sevgiye muhtaç Sevgidir dünyada en güzel ilaç Bir dünya kuralım sevgi üstüne

GÖZLERİM BİRİNİ ARIYOR ŞİMDİ

Ceylan gibi sekti geçti yanımdan Bir ara istedim gitmek ardından Aniden görünüp yine kaybolan

Gözlerim birini arıyor şimdi Beni kalpten vuran o dilber kimdi?

Kendine bağladı o ilk görüşte Bir başkalık vardı bana gülüşte Beni bir şey ona çekiyor işte

Gözlerim birini arıyor şimdi Beni kalpten vuran o dilber kimdi?

Aradım bulamam yok mu bir gören Nerde olduğunu var mıdır bilen

İsmini vermeden kaybolup giden

Gözlerim birini arıyor şimdi Beni kalpten vuran o dilber kimdi?

YAŞAMAMIZ TESADÜF

Çıkınca ev dışına Bu canımız boşuna Gitmeden kör kurşuna Yaşamamız tesadüf

Trafik çok hem yaya Bakmıyorlar lambaya Geçiyorken karşıya Yaşamamız tesadüf

Yollar dönmüş kalbura Mevlam bizi kayıra Düşmeden bir çukura Yaşamamız tesadüf

Trafik canavarı

Engelliyor yolları Vermeden biz canları Yaşamamız tesadüf

SEN GELECEKSİN DİYE

Haber aldım postadan Sardı beni heyecan Hiç yerimde duramam Sen geleceksin diye

Yaktım şöminemizi Bol ettim mezemizi Çektim tül perdemizi Sen geleceksin diye

Teype bir kaset taktım Sensiz bir kadeh attım Çıktım yollara baktım Sen geleceksin diye

Neşemden bak sarhoşum Sevinçten şaşırmışım Oynuyor içim dışım Sen geleceksin diye

YAŞIYORUZ İSTANBUL’U

Bugün İstanbul’un zevkine vardık Çıktık Çamlıca’ya seyrine daldık Sanki kendimizi uçuyor sandık Bir yanda Marmara bir yanda boğaz Güzel İstanbul’um sana doyulmaz

Çamlıca’dan indik biz Üsküdar’a Sandalla açıldık mavi sulara Neşeyle dolaştık girdik koylara Boğazda sandalla aheste gideriz Ud ile kemanla bizi meşk ederiz

Kıyılarda süslü yalılar köşkler İçinde yapılır her gece meşkler Orada yaşanır tozpembe düşler Vapur düdükleri martı sesleri Eğlence, kahkaha sarmış her yeri

Galata, Beyoğlu yürüdük durduk Kafamıza göre ahbaplar bulduk Taksim meydanında bir masa kurduk Dağıttık birazcık gamı efkârı Mest olduk seyrettik güzel civarı

DÖRTLÜKLER

Bir öğüt

Ziyareti kısa yap Arkandan söz ettirme Her sözden bir hisse kap Cahildir dedirttirme

Sevmek isterim

Ak yüzü var aya benzer ay değil Kaşları var yaya benzer yay deği Sevsem de güzeli bana yar değil Bana yar olanı sevmek isterim

Aldırma gitsin

Çıkarsa acılar sonradan çıkar Fazla dert insanın ömrünü yıkar Anlarsın gözyaşın boş yere akar Dünyanın haline aldırma gitsin

CANIM HOŞ GELDİN

Gözlerim yollarda seni bekledim Gelişin bir ömür canım hoş geldin Bugün tüm dünyayı sen bana verdin Gelişin bir ödül canım hoş geldin

Buyur geç efendim şöyle köşeye Meşk edip dalalım zevke neşeye

Gelince her taraf çiçekler açtı Uçmayan kelebek sevindi uçtu Endamın her yana kokular saçtı Gelişin bir bahar canım hoş geldin

Buyur geç efendim şöyle köşeye Meşk edip dalalım zevke neşeye

Neşeye dönüştü suskun halimiz Gelişin bir düğün canım hoş geldin Seninle şenlendi bugün hanemiz Gelişin bir bayram canım hoş geldin

Buyur geç efendim şöyle köşeye Meşk edip dalalım zevke neşeye

KAFAM ESTİ

Yalnızlıktan çok sıkıldım Çıktım yollara bakındım Dostları gördüm takıldım Bugün böyle kafam esti

Bak bir şeyde tat kalmadı Bu iş beni hiç sarmadı Gözüm seni hep aradı Seni görmek kafam esti

Gittim gittim sonra geldim Fazla geldi bana derdim Düştüm yola sana geldim Bugün böyle kafam esti

Kar, fırtına, bora esti Bugün böyle kafam esti Kafam esti kafam esti Bugün böyle kafam esti

KİMSESİZ ÇOCUK

Bir cami avlusunda buldular seni Bir sonbahar sabahının serinliğinde Acı acı ağlamanı duydular Geçerken koştular yanına hemen Bir duvar dibine bırakıp gitmiş seni birisi Sen kimdin seni bırakan kim? Hepsi meçhul ne yazık

Götürdüler sıcak bir odaya, hemen susuverdin Bakımını yaptılar karnın doydu sütle Daha yirmi günlük kadardın ancak Dünyayı daha tanımadan Kötü kaderinle tanıştın

Bir yuvaya verecekler seni Kimsesiz çocuk diyecekler senin için Oysa senin anan da baban da vardı elbet

Zaten onlar olmasaydı sen de dünyaya gelemezdin

Büyüdükçe, aklın erdikçe Gerçekleri öğrenip bunun acısını çekeceksin Lanet okuyacaksın seni dünyaya getirenlere

Bu hayatı sen de yaşayacaksın Ömrün oldukça acısıyla tatlısıyla Üzülme be çocuk Bir sen değilsin böyle olan Binlerceden sadece birisin Allah kolaylık versin

KAHRAMAN BİR NESLİN EVLATLARIYIZ

Malazgirt’ten girdik Anadolu’ya Alparslan baş oldu koca orduya Açıldı kapılar tüm Avrupa’ya Şan bırakan neslin evlatlarıyız

Roma’yı Bizans’ı tarihten silen İstanbul’u fethedip çağ değiştiren Fatih, Yavuz gibi han yetiştiren Asil bir milletin evlatlarıyız

Tuna’da Plevne’de Moskof’u yenen Gittiği her yere barış götüren Savaş meydanlarından zaferle dönen Şanlı bir milletin evlatlarıyız

Dumlupınar, Sakarya’da destanlar yazan

Düşman gemilerini suya batıran Çanakkale geçilmez diye yazdıran Kahraman bir neslin evlatlarıyız

Yedi düvel geldi yurdu paylaştı Bir Kemal çıkarak öne atıldı Kurtuluş Savaşı böyle başladı Düşmanı kovanların evlatlarıyız

Kurtuluş Savaşı er meydanında Çocuk kucağında, mermi sırtında Anam da ninem de vardı orada Vefakâr anaların evlatlarıyız Şu benim neslim kahraman dolu Kimisi isimsiz kimisi soylu Türk’ün dostu yalnız Türk’ten olmalı Dostu seven milletin evlatlarıyız

Geçmişi örnek al ey yeni nesil Bastığın toprakların kıymetini bil

Bir gün düşman vatana uzatırsa dil Fırsat verme atıl sürsün bu nesil

VATAN, BAYRAK, ATATÜRK

Dost olanı incitmem Türk’e korkak dedirtmem Üç şeye laf söyletmem Vatan, bayrak, Atatürk

Türk’ü dünya biliyor Şeref başta geliyor Üç şey gurur veriyor Vatan, bayrak, Atatürk

Asla oyuna gelmem Ölsem de geri dönmem Üç şeyden taviz vermem Vatan, bayrak, Atatürk

Değerini ölçemem

Bir tekini seçemem Üç şeyden vazgeçemem Vatan, bayrak, Atatürk

TÜRK’ÜN NESLİ ESKİDİR

Türk’ün nesli eskidir Çok mutluyum ben Türk’üm Tarihte hep seslidir Gururluyum ben Türk’üm

Orta Asya’da kalmış Buralarda kök salmış Merhametli davranmış Gururluyum ben Türk’üm

Mevsimler çok kurakmış Buradan göçe başlamış Kafkaslarda yol almış Nere gitsem ben Türk’üm

İlerlemiş batıya Varmış Anadolu’ya Yerleşmişler buraya Gururluyum ben Türk’üm

Osman Bey gelin demiş Tüm obalar birleşmiş İmparator güçlenmiş Neslim asil ben Türk’üm

Altı asır hükmetmiş Üç kıtayı fethetmiş Türk’e Osmanlı denmiş Gururluyum ben Türk’üm

Asya’dan Avrupa’ya Oradan Afrika’ya Ün salmışlar dünyaya Gururluyum ben Türk’üm

Sonradan zayıflamış Toprakları azalmış İmparatorluk kalkmış

Her devirde ben Türk’üm

Kurulmuş yeni devlet İdare cumhuriyet Var olsun ilelebet Ne mutluyum ben Türk’üm

ŞAİR DEDİLER

Çevremde soyumda şair ne gezer Şair yokluğunda şair dediler İhtiyaç olunca şiir maniler Haşim Reşit yazar yazsın dediler

Üstadlar, ozanlar öğüt verdiler Şair olmak için hep yaz dediler Yakınım, dostlarım ilgilendiler Bizde de bir şair olsun dediler

Şairlik birazcık Allah vergisi Çalıştım didindim verdi meyvesi Ben gibi az mektep görmüş birisi Olur mu hiç şair? Olsun dediler

DÜNYADA KADIN

Kadındır dünyanın süslü bebeği Tanrım ona vermiş tüm güzelliği Yeryüzünün eşsiz tatlı meleği Kadınsız bir dünya olabilir mi?

Odur bu dünyanın neşe kaynağı Odur gönüllerde sevgi odağı Gülünce gül açar pembe dudağı Kadınsız bir dünya olabilir mi?

Sevgisi, şefkati dünyayı sarar Kaybetsek kalbimiz hep onu arar Bu dünya kadınsız boş neye yarar Kadınsız bir dünya olabilir mi?

23 NİSAN GÜNÜ

Bin dokuz yüz yirmi de kurduk yüce meclisi Atatürk’le birlikte yurtta duyuldu sesi Yirmi üç nisan günü Ankara’da toplandı O gün tüm çocuklara bayram oldu kutlandı

Egemenlik kayıtsız şartsız oldu milletin Atıldı temelleri bu yeni Türk devletin Kurtuluş Savaşımız tüm yurtta sürüyordu Artık yeni devleti meclis yönetiyordu

Her türlü engelleri aşarak geçiyorduk Cumhuriyete doğru koşarak gidiyorduk En zor şartlarda bile başarılmış çok işler Vatanı kurtaranlar nice canlar vermişler

Yirmi üç nisan bize açtı yeni ufuklar

Ezilen milletime verdi yeni umutlar Atatürk ve meclisi yürekten kutluyoruz Bu büyük insanları sevgiyle anıyoruz

CUMHURİYETİN YETMİŞ BEŞİNCİ YILI

Türk milleti coşkulu, sevinçli ve gururlu Bu yıl cumhuriyetin yetmiş beşinci yılı Bir asır tükeniyor, değişiyor bak çağlar Yıl şimdi doksan sekiz, iki bine iki var

Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet yaşıyor Karşı çıkan olsa da engelleri aşıyor Eyy.. bugünün gençleri yarın size emanet Durmadan ilerleyin yaşasın cumhuriyet

Türkiye’m çok güçlendi yarattı harikalar Barajlar, otoyollar kuruldu fabrikalar Her çıkan son tekniğe koşarak eriyoruz Güçlü modern Türkiye var olsun istiyoruz

Demokrasi idare en güzeli hürriyet

Atamızdan hediye bizlere cumhuriyet İçten dıştan yıkmaya çalışanlar oluyor İnançlı ve azimli şanlı ordum koruyor

Yetmiş beş yıl severek yaşattık yaşıyoruz Cumhuriyet aşkını gururla taşıyoruz Ben o varken doğmuşum o varken yaşıyorum Yıkmak isteyenlere hayretle şaşıyorum

EŞSİZ TÜRKİYE’M

Ey.. Türkiye’m güzel yurdum Ben anamdan sende doğdum Toprağında hayat buldum Benim eşsiz can Türkiye’m

Üç tarafın mavi deniz Kuzeyinde Karadeniz Boğazların vardır eşsiz Benim eşsiz can Türkiye’m

Yedi bölgen mevsim ayrı Kışın yaşarız baharı Dağlarında bitmez karı Benim eşsiz can Türkiye’m

Çok gezdim gurbet elleri

Gördüm birçok devletleri Benzemez sana illeri Benim eşsiz can Türkiye’m

İki kıtaya köprüsün Tüm dünyanın gözündesin Atamızdan emanetsin Benim eşsiz can Türkiye’m

ASKERE GİT GÜLE GÜLE

Bugün bayram var bu hanemizde Oğlum askere git güle güle En büyük gurursun şu kalbimizde Yiğidim askere git güle güle

Ne mutlu vatana hizmet edersin Bu şanlı orduda nöbet beklersin Allah’ım sana hep başarı versin Yiğidim askere git güle güle

Bu vatan uğruna çok şehit verdik Onlar sayesinde huzura erdik Vatan sevgisiyle bugüne geldik Oğulum askere git güle güle

Sahip çık vatanın her karışına

Düşman çıkabilir her an karşına Büyüttük getirdik yirmi yaşına Yiğidim askere git güle güle

Şerefle koruyun bu hür devleti Gururla tamamla bitir nöbeti En kutsal görevdir vatan hizmeti Yiğidim askerden dön güle güle

Oğlum Gürkan’a Eylül 1998

ÇANAKKALE’DE ŞEHİTLER ANITI

Boğazın girişinde bir anıt yükseliyor Türk’ün o zaferini gururla simgeliyor

Tüm dost gemilerine geçin buyurun diyor Düşman gemilerine yaklaşma durun diyor

Bu şehitler anıtı tüm Ege’ye bakıyor Heybetli duruşuyla çok şey hatırlatıyor

Çanakkale karşısı hep anıtlar diyarı Şehitlikler yapılmış milletler ayrı ayrı

Kilitbahir koyunda Koca Seyit anıtı Ünlü Arıburnunda Mehmet Çavuş anıtı

Nice yiğitler burda can verdi vatan için

Geçerken saygı göster şehit yatanlar için

ZIRHLI SÜVARİ MARŞI

Zırhlı süvariyiz biz hep en önde gideriz Düşman mevzilerini darmadağın ederiz

Çelik gövde tankımız döveriz topumuzla Vururuz uçanları uçaksavarımızla

Keskin nişancıyız biz kolaydır hedefimiz Düşmanı tam alnından vurmayı öğrendik biz

Çelikten paletimiz demirden yüreğimiz Aşarız her engeli dere tepe demeyiz

Siyah tankçı beremiz simgedir başımızda Azimliyiz hiç kimse duramaz karşımızda

Komutandan erine inancımız tam bizim

Zırhlı süvari bekçi bölünmez vatan bizim

ŞEHİTLER

Şu toprak altında yatan şehidim Bu vatan uğruna canını verdin Giydiğin son gömlek oldu kefenin

Sizleri rahmetle her an anarız Cennette kurulsun son mekânınız

Toprağın altında kefensiz yatan Bize bıraktınız güzel bir vatan Asla Türk olamaz sizi unutan

Sizleri rahmetle her an anarız Cennette kurulsun son mekânınız

Ey bu vatanın eşsiz şehidi Bu kutsal toprağın sensin sahibi Can verip korursun emanetini

Sizleri rahmetle her an anarız Cennette kurulsun son mekânınız

ÇANAKKALE GEÇİLMEZ

Çanakkale’m şahitsin neler gördü bu millet Kazanılan zafere tüm dünya etti hayret Yıl bin dokuz yüz on dört, dünya harbi patladı Büyük savaş aniden her bir yana sıçradı

Tüm dünya devletleri savaş ilan ettiler Bizleri de hiç yoktan bu savaşa ittiler Devletler ayrı ayrı cepheye bölündüler Bize savaş açanlar boğazlara geldiler

En başta İngilizler, Anzaklar, Fransızlar Çeşitli uluslardan gemi doldu boğazlar Çanakkale Boğazı doldu düşman gemisi En güçlü silahlarla donanmış her birisi

Yakmıştı kıyıları düşmanın donanması

Her tarafı sarmıştı kan ve barut kokusu Düşmanın birlikleri çıktı Gelibolu’ya Girmek istiyorlardı buradan Anadolu’ya

Buna fırsat vermedik savaştık ölesiye Saldıran kuvvetleri püskürttük hep geriye Anafarta önünde, Conk Bayırı sırtında Göğüs göğüse savaş sürdü Arıburnu’nda

Ölüyordu Mehmetçik zaman kazanmak için Başka birlikler gelip yurdu kurtarmak için Boğazdaki gemiler topçumuzla dövüldü Mayınlara çarpanlar derin suya gömüldü

Bin dokuz yüz on beşin on sekiz mart gününde Bozguna uğadılar boğazda, kan gölünde Düşmanlar gücümüzü sonunda farkettiler Bize yenik düşerek boğazı terk ettiler

İki yüz elli bin er şehit düştü bu yerde Ve binlerce gazimiz sakat kaldı geride

Yeni bir tarih yazdık Mustafa Kemal’lerle Övüncümüz sürecek hep böyle zaferlerle Çeşitli devletlerin askerleri can verdi Bu ölenler adına birçok anıt yükseldi

Can verdik, yiğit verdik asla vatan vermedik Bu haklı davamızdan bir an taviz vermedik Türk’ün şerefi budur can verir vatan vermez Bütün dünya öğrendi Çanakkale geçilmez

ŞU BİZİM POLİTİKA

Politika nedir ki bir kandırma sanatı Attıkça bol keseden cennet yapar hayatı Politikacılar hep meydanlara çıkarlar Seçim kazanmak için bol bol nutuk atarlar

İktidar olmak için neler neler vaat eder İktidara gelince hepsini inkar eder Hükümet kurulunca icraatlara başlar Her tür icraatları muhalefetler taşlar

İktidar muhalefet çalarlar ayrı telden Biri yürümek ister biri asılır belden İktidar ne yaparsa onun için yanlıştır Oradan indirmeye çoktan karar almıştır

Her birinin arzusu sağlam birer koltuktur Millet için çalışan malesef fazla yoktur Bu devleti soyanlar her gün vurgun vuranlar Dosyalarda duruyor açılmıyor davalar

Yine seçim yaklaştı meydanlar hep şenlensin Bu cefakar halkıma Allah sabırlar versin

YOLCULUK NEREYE?

Dört kolun üstünde giden ey mevta Söyle bu yolculuk şimdi nereye? Yapacak işlerin kaldı hep lafta Her şeyi bırakıp şimdi nereye?

Ömür boyu maddeye verdin emek Servetine servet katmıştın demek Kazandın da nasip olmadı yemek Her şeyi bırakıp şimdi nereye?

Az yaşadın çok yaşadın dünyada Ömrün sanki geçiverdi rüyada Uzatma olmuyor dolan miyada Her şeyi bırakıp şimdi nereye?

YAŞASIN CUMHURİYET

Cumhuriyeti kurduk odur bizlere çare Bulunmaz başka böyle güzel ve hür idare

Seksen sekiz yıldır biz yaşıyoruz onunla Atamızdan emanet koruyoruz gururla

Cumhuriyet seninle bak bugünlere geldik İlerleyen tekniğe koşarak biz de erdik

Devletimiz bağımsız halkımız hürdür bizim Barışçı ve güçlüyüz sesimiz gürdür bizim

Herkesi eşit sayan en güzel hak hürriyet Milletim var oldukça yaşasın cumhuriyet

Avrupa’da doğan çocuklarımıza

DİNİMİZ İSLAMDIR BİZİM

Şaşma evlat doğru dinden Büyüdükçe onu öğren Doğduğun yer başka dinden Dinimiz İslamdır bizim

Kur’an bizim rehberimiz Muhammed Peygamberimiz Kıbleye dönük yüzümüz Dinimiz İslamdır bizim

Bir tek Allah’ı tanırız Beş vakit namaz kılarız Bir ay da oruç tutarız Dinimiz İslamdır bizim

Hacca gitmek bir ibadet

Kabe’ye yapılır ziyaret Mekke’de doğmuş Muhammed Dinimiz İslamdır bizim

Ezan dinler bütün ümmet Namaza ediyor davet Nasip olsun bize cennet Dinimiz İslamdır bizim

En doğru din İslam dini Onu yaşa bul kendini Mutlu yapar ruhen seni Dinimiz İslamdır bizim

VATAN VE MEHMETÇİK

Mehmetçik girmiştir er ocağına Vatandan başka şey düşünmez artık Yürekten sarılmış al sancağına Canını vermekten çekinmez artık

Vatan sevgisidir taşan yürekte Silahı, süngüsü çelik bilekte Her an hudutlarda dimdik nöbette Bileği güçlüdür bükülmez artık

O asker olmakla hep gururlanmış Önce helallaşmış sonra ayrılmış Bu kutsal göreve kalpten inanmış Vatana hizmetten yorulmaz artık

Yurduna saldıran olmuşsa eğer

Bu koca dünyayı ona dar eder Kükremiş düşmanın üstüne gider Cephede önünde durulmaz artık

ÇIKARCI AMERİKA

Komünistlik yıkılınca Rusya’dan ses çıkmayınca Başka süper kalmayınca Yalnız kaldı Amerika

Bizim ağlar bizim beyler Orada tahsil görürler Gelip bizi yönetirler Dosttur derler Amerika

O başlatır ambargoyu Menfaatinden dolayı Gizli gizli her silahı Kendi satar Amerika

Amerika alır karar

Türkiye de ona uyar Uydukça da görür zarar Pek sevinir Amerika

Krediyle borca sokar Yardım diye hurda satar Devletlere kanca takar İçten yıkar Amerika

Barış için varım diyor Askerini gönderiyor Çıkarı varsa giriyor Savaşlara Amerika

Müslümanlar eziliyor Birçok canlar kaybediyor Menfaatim yok ki diyor Seyrediyor Amerika

Doları var altına eş Çıkar için olur kardeş Dost görünür oysa kalleş İki yüzlü Amerika

Dostluk postuna bürünür Dostumuz gibi görünür Borç faiziyle sömürür Ülkemizi Amerika

Açın artık gözünüzü Ezdirtmeyin ülkemizi Uyuyoruz sanma bizi Uyanıkız Amerika

Dediklerim hepsi gerçek Durmayalım böyle ürkek Haşim der ki elini çek Üstümüzden Amerika

10 KASIM 1938

Yıl otuz sekizdi kasımın onu Saatler dokuzu beş geçiyordu Bir büyük insanın gelmişti sonu Bütün Türk ulusu kan ağlıyordu

Hıçkırık sesleri Dolmabahçe’den Tüm yurda bir anda yayılıverdi Ay yıldız bayraklar o gün gönderden Sessizce yarıya çekiliverdi

Aniden durunca o kalp, o nefes Yurdumun üstüne bulutlar çöktü Düşmanı titreten susunca o ses Bu millet günlerce gözyaşı döktü

Gidiyor cihana o ışık saçan

Ebedi mekanı kara toprağa Gidiyor bizlere bir devir açan Tabutu sarılmış şanlı bayrağa

Ta… Dolmabahçe’den Sarayburnu’na İnsanlar sel olup yollara taştı Ölmeye hazırdı herkes uğruna Sesleri kısılmış, gözleri yaştı

Bizlerin önderi ey… büyük insan Sen asla ölmedin aramızdasın Gösterdiğin yolda yürürüz inan Parlak fikirlerinle aramızdasın

YALANCI YAKUP

Bir yalancı Yakup vardı mahallede Her sözünün altında bir palavra vardır Bir gün kahvehanede otururken Arkadaşları kızarak yanına gelirler Dün yine bizi kandırdın Bundan sonra hiçbir sözüne inanmayız Ne yapsan, ne söylesen Bizi kandıramayacaksın Diyerek isyan ederler Bizim yalancı Yakup’ta hiç ses yok Suskun ve üzgün durmakta Arkadaşları hemen merakla sorarlar Ne bu halin Yakup diye Gidin başımdan beni rahat bırakın Bugün babam öldü ona üzülüyorum der Arkadaşları bu habere çok üzülürler Vah vah başın sağ olsun Çok üzüldük diyerek teselli ederler

Ve onu masasında yalnız bırakarak Yandaki masaya geçerler Az bir zaman sonra kahvehanenin kapısı açılır Bir adam içeri girer Bir de baksalar Yalancı Yakup’un babası Herkes şaşkın Dönerler bakarlar Yalancı Yakup’a Kenardan kıs kıs gülmekte onların haline Yine işlettim sizi diyordu içinden

ALLAH SİZDEN RAZI OLSUN

Verince son nefesimi Yıkayandan cenazemi Kabir için kefenimi Saranlardan razı olsun

Konup musalla taşına Helallaşmaya başıma Son namaz için karşıma Duranlardan razı olsun

Gidiyorken bu dünyadan Dostlar üzülür ardımdan Tabutumun dört yanından Tutanlardan razı olsun

Olmaz yer üstünde kalmak

Nasip olsun kabre konmak Üzerime bolca toprak Atanlardan razı olsun

İşte bitti fani dünya Sonunda dönüş Allah’a Baş ucumda bir Fatiha Okuyandan razı olsun

Bir gün kalmaz arayanlar Ruhlar bekleşir dualar Kur’an okuyup ananlar Allah sizden razı olsun

ATATÜRK’ÇÜ DÜŞÜNCE DERNEKLERİ

Gelin siz de gelin bak aramıza Atamız ışıktır hep ufkumuza Birlikte gidelim bu yolumuza Atatürk’çü Düşünce derneklerinde

Cumhuriyet bizim hür idaremiz Yıkmaya kalkana yeter gücümüz Hep onu yaşatmak idealimiz Atatürk’çü Düşünce derneklerinde

Hey geri kafalar böyle nereye? Medeni düşünen dönmez geriye Parola daima hep ileriye Atatürk’çü Düşünce derneklerinde

Her yerde birliğe gösterdik özen Milleti bölenler bizleri üzen Her zaman korunur bu laik düzen Atatürk’çü Düşünce derneklerinde

Yurdunu sevenler burda birleşir Medeni fikirler her gün gelişir Atatürk’ü seven gençler yetişir Atatürk’çü Düşünce derneklerinde

GURBETTE ÇOCUK BAYRAMI

Biz Türkoğlu Türk’üz bir şanımız var Bizim Türkiye denen vatanımız var Bugün çocuklar için bayramımız var Coşalım birlikte coşalım bugün

Bu ne sevgi böyle, bu ne güzellik Bizi güçlü yapar bu beraberlik Biz bugün buraya bayrama geldik Coşalım birlikte coşalım bugün

Bu bayram gününde herkes şen olsun Çocuklar el ele tutuşsun coşsun Bu bayram sizlere hayırlı olsun Coşalım birlikte coşalım bugün

DALMIŞ GİDERİZ

Biraz da manevi yöne de dönsek Maddenin esiri olmuş gideriz Uykudan uyanıp gerçeği görsek Dünyanın zevkine dalmış gideriz

Uyandır Allah’ım artık gafletten Biz de yer isteriz güzel cennetten Neden uzaklaştık şu ibadetten Dünyanın işine dalmış gideriz

Eğlenceye, zevke hep koşuyoruz Camiyi, mescidi unutuyoruz Helali, haramı düşünmüyoruz Dönelim bu yoldan yanlış gideriz

Ezan okununca doğar ruhlara

Beş vakit seslenir mü’min kullara Kimimiz gidiyor başka yollara Şeytanın peşine düşmüş gideriz

Deriz henüz erken daha çok zaman Biraz daha vakit geçsin aradan Her şeyi bırakıp fani dünyadan Bir gün bakmışız geç kalmış gideriz

SANMA SENİN İZİNDEYİZ

Atam bir gün geliver de Gör bizleri ne haldeyiz Sayıyoruz aynı yerde Sanma senin izindeyiz

Laik miyiz bilmiyoruz Şeriat mı istiyoruz Tutmuş bir yol gidiyoruz Sanma senin izindeyiz

Gericiler verir fetva Laikliği koyduk rafa Sen gideli aynı kafa Sanma senin izindeyiz

Lider seçtik her birini Dolduramazlar yerini Karalarlar birbirini Sanma senin izindeyiz

Vurgun vuran alıp kaçar Fakir düştük kaldık naçar Olduk düşmana el açar Sanma senin izindeyiz

Göz dikerler yurdumuza Yobaz doldu aramıza Engel olur yolumuza Sanma senin izindeyiz

Kimileri sarık ister Kimisi dört karı ister Duruyorken böyle işler Sanma senin izindeyiz

Medeniyet uzak bize Çıkamadık hâlâ düze Takılmışız köhne ize

Sanma senin izindeyiz

Atam bunlar acı sözler Modern olan seni izler Ordumuz ve seven bizler Ebediyen izindeyiz

SEYİT ONBAŞI

Çanakkale’ye düşman bir sel gibi boşandı On sekiz mart gününde bir mucize yaşandı Düşmanın gemileri iki koldan geliyor Kıyıları yakarak boğazda ilerliyor

Mevzide toplarımız hepsi harap olmuştu İlerleyen düşmanı bu güç durduramamıştı Cephanelik vuruldu, yandı tutuştu her yer Orada şehit oldu on altı gencecik er

İki er kurtulmuştu hafif yaralı, yanık Bir topumuz kalmıştı onun da vinci kırık Yer gök birden karardı sanki Güneş tutuldu Niğdeli Ali ile Koca Seyit kurtuldu

İki er top başında kahırlı ve ümitsiz

Düşmanı durdurmakta kalmışlardı çaresiz Topun vinci kırıktı konulmuyordu mermi Üç yüz kilo mermiye insan gücü yeter mi

İki elini açtı Koca Seyit semaya Ağlayarak yalvardı o Yaratan Mevla’ya Aniden bir güç buldu kucakladı mermiyi Verdi topun ağzına nişanladı gemiyi

Ateşlediler topu atışta tam isabet Koca gemi vuruldu koptu kızıl kıyamet Ateş ve kan karıştı göğü çığlıklar sardı Boğazdaki gemiler yerinde kalakaldı

Kaçmaya çalışanlar bir an geri döndüler Mayınlara çarparak sulara gömüldüler Düşman geri çekildi boğazdan uzaklaştı Türk’ün yılmaz askeri bir zafer kazanmıştı

Türk’e destan yazdırdı Çanakkale Savaşı Mucizeler yarattı orada Seyit Onbaşı

DOĞRUCU

Bir gün sağcı iktidarı eleştirmeye kalktım Dostlarım aman dikkat et dediler Neden dedim Sonra sana solcu derler Daha önce de solcu iktidarı eleştirdim Sağcı demişlerdi Ben anlamam sağdan soldan Ne sağcıyım ne solcu Doğrucuyum doğrucu

BABAM TUNALI MAHMUT

Tuna’nın boyunda bir köyde doğdu İlçesi Tutrakan, köyü Sarıgöl Çocukluk yılları burada geçti Çok savaşlar gördü Tunalı Mahmut Balkan savaşları başlamıştı Osmanlı’ya karşı Bir bir topraklar gidiyordu elden Deliorman bölgesi de Osmanlı’dan alınmış Devamlı el değiştiriyordu Bir gün Bulgar’ın bir gün Rumen’in eline geçiyordu Çok acı günler gördü Tunalı Mahmut Anne ve babalarını küçük yaşta kaybettiler Altı kardeş birer birer anayurda Türkiye’ye göç ettiler Her şeylerini geride bırakarak döndü Tunalı Mahmut Trakya’da Çerkezköy’e yerleştiler Biz çocuklar beş kardeş Türkiye’mizde dünyaya geldik Bin bir güçlüklerle bizleri büyüttü Cefakar babam Tunalı Mahmut

SİGARA TİRYAKİSİ

Yaktın bir sigara keyiften, kederden Duman altı kalan garip ne yapsın Çektikçe zehiri oldun ciğerden Dermanı sorduğun tabip ne yapsın

Aldığın sigara kesene zarar Dumana verdiğin parana yazık Bilirsin vücuda vermiyor yarar Allah’ın verdiği bedene yazık

Politikadan

İNDİRİRİZ

Özal Cumhurbaşkanı oldu Çankaya Köşküne çıktı Demirel dedi, indiririz Özal dedi, indiremezsiniz Muhalefet dedi, indiririz Özal dedi, indiremezsiniz Ancak ben kendim inerim dedi Özal Ve dediği de oldu Kendi indi gitti Doğru mezara rahmetli

BABA

Kurtar bizi baba Kim bu baba Yasaklardan kurtulup Yine siyaset sahnesine çıkan Eski lider Ve meydanlarda bas bas bağıran Düşün peşime diyen Kendim için bir şey istiyorsam Namerdim diyerek Onu sevenleri peşinden koşturan Ve kimseleri kurtaramayacağını anlayınca Boşalan Çankaya’ya kaçan Kurnaz baba Çoban Sülo

RUMELİ AKINCILARI

Beş asır önceden onlar vardılar Rumeli önüne akın yaptılar Avrupa içine tüm yayıldılar Türklüğü tanıttı hep akıncılar

Denizde Barbaros, karada onlar Her akın edişte aldı topraklar Çektiler kaleye yeşil sancaklar Zaferler kazandı hep akıncılar

Viyana, Estergon hep at koşturmuş Krallar, prensler selama durmuş Güçsüzü görünce merhamet duymuş Şan ile gezmiştir hep akıncılar

Beş yüz yıl yaşamış bu topraklarda

Savaşta atıyla hep ön saflarda Kimi Galiçya’da kimi Tuna’da Şan ile savaşmış hep akıncılar

Rumeli savaşta gitmiştir elden Birçok soydaşımız göçtü bu yerden Sizleri anarız biz ebediyen0 Tarihte şansınız hep akıncılar

BAYRAK VE GENÇLİK

Yarının güvencesi genç yürekli kardeşim Bu bayrak sana teslim hep altında birleşin Yere düşerse eğer al bayrağı tut kaldır Dik burçların üstüne gururla dalgalandır

Al bayrağım rengini almış şehit kanından Görünce selama dur geçiyorken yanından O şehit ki canını feda etmiş vatana Süzülsün semalarda huzur versin yatana

Biz asla çiğnetmedik sen de sakın çiğnetme Son fert kalana kadar savaş, sakın pes etme Gelecek nesillere gururla emanet et Ay yıldızlı bayrağım şahlansın ilelebet

ŞEHİT DEDELERİM VAR

Çıkmışlardı sefere Türk’ün cengâverleri Sürdüler atlarını hep ileri ileri Rumeli içlerine türlü akın yaptılar Benim Balkan yolunda şehit dedelerim var

Rusçuk’tan, Deliorman, Silistre ve Tutrakan Olmuştu buraları onlara yeni vatan Belgrad’ı, Budin’i topraklara kattılar Benim Tuna boyunda şehit dedelerim var

Kuzeye açıldılar herkes bindi atına Sivastopol alındı sıra geldi Batum’a Düştü nice yiğitler yorganları oldu kar Benim Kafkas boyunda şehit dedelerim var

Ortadoğuya geçti girdi Bağdat, Kudüs’e

Mekke’deki Kabe’yi korudu dört yüz sene Bu kutsal topraklarda döküldü nice kanlar Benim Yemen çölünde şehit dedelerim var

Ezilen toplumlara getirdi adaleti Biliniyor dünyada Türk’ün bu merhameti Asya’dan Avrupa’ya, Afrika’ya vardılar Benim tam üç kıtada şehit dedelerim var

* SON *